Sayfalar

14 Nisan 2010 Çarşamba

Ulu (Murâd-ı Râbi') Cami'nin Tarihçesi, Çorum

Ulu (Murâd-ı Râbi') Cami, Çorum
Ulu Cami, Çorum'un Çöplü Mahallesi'nde Osmancık Caddesi üzerinde bulunmaktadır.
Çorum'un en büyük camisidir.

Tarihçesi
Caminin ne zaman yapıldığı konusunda araştırmacılar kesin bir tarih verememektedirler.
Selçuklu mimarî özelliğini taşıyan Ulu Cami'nin ilk defa 13.asrın sonları ile 14.asrın başlarında Anadolu Selçuklu Sultanlarından 3.Alaaddin Keykubat'ın âzâd edilmiş kölelerinden Hayreddin Hazır tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir.
Bununla beraber ağaç işçiliği yönünden son derece mühim bir eser olan minberine istinaden Selçuklu devrinin sonlarında yapıldığı ileri sürülmüştür .
Ancak bu minberin cami ile bağlantılı olup olmadığı da tartışmalıdır.
Ulu (Murâd-ı Râbi') Cami'nin Mihrab ve Minberi
Cami, depremlerden çok zarar görmüştür.
Bugünkü halini geçirdiği büyük tadilatlar neticesi almıştır.
Osmanlı padişahı II.Bâyezîd zamanında 1446 tarihinde meydana gelen büyük depremde harap olmuş, Mimar Sinan tarafından tadilatı yapılmıştır.
Bu tadilat, Mimar Sinan’ın Tezkirât-ı Enbiye isimli kitabında da geçmekte olup, kitapta “Çorum’da Alaaddin Camii’ni müceddeden tamir ve inşaa ettiği” yazılıdır.
Sultan III.Murad zamanında cami "Sultan Murad-ı Sâlis Camii" diye anılmaya başlamıştır.
Sultan IV.Murat, Erivan Seferine giderken Çorum – Boğacık Köyünde konaklamış, cami bu devirde tekrar tamir ettirilerek etrafına medreseler ve akarat yaptırılmıştır.
Cami bu zamanda Sultan Murad-ı Râbi' Camii olarak isimlendirilerek Evkaf Dairesi kayıt ve sicillerine bu isimle geçmiştir.

2.Bâyezîd (1509) ve Yavuz Sultan Selim (1514) zamanında vukua gelen depremlerde şehrin üçte biri zarar görüp Ulu Caminin de yıkıldığı yazılmakta ise de yeniden yapıldığına dair bir kayıt yoktur.

Cami, daha sonra 1786, 1793 yıllarındaki depremlerde de büyük zarar görmüş, bundan sonra sekiz yıl boyunca harap bir durumda kalmıştır.
Çorum halkı Bozok ve Çankırı Mutasarrıfı Çapanoğlu Abdülcabbarzade Süleyman Bey’den yardım istemiştir.
Mimar Sinan tarafından yapılan bu cami dokuz kubbeli olduğu için Cebbar Zade Süleyman Bey aynı şekilde yapılmasını emrediyor.
Fakat kendisinin idam edilmesi üzerine oğlu Abdulfettah Efendi taş duvarla örülmüş caminin hemen ahşaptan kubbe yapılarak örtülmesini emrediyor.
Bu günkü kubbenin ahşap oluşu bundan ileri gelmektedir.

Tadilat devam ederken Abdülcabbarzade Süleyman Bey ölmüş, oğlu Abdülfettah Bey caminin günümüze ulaşan ahşap ortadaki büyük tek kubbesini yaparak son cemaat mahalline de tek katlı bir ekleme yapmış ve 1810 (H.1225) yılında tamiratı tamamlamıştır.
Caminin son cemaat mahalli ve üst katı II. Meşrutiyetin ilanından sonra yapılmış, doğu tarafa minare ilave edilmiştir.
Camideki son cemaat kısmı halkın yardımıyla Mutasarrıf Celal Bey zamanında (1905) yılında yapılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder