Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Medresesi, Nevşehir
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Külliyesi'ndeki Medrese, caminin
batısında, Cami-i Cedid Caddesi’nin karşısında yer almaktadır. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa 1726-1727 yıllarında, külliye ile beraber yaptırmıştır.Medresenin avlu kapısında bir kitabeye yer verilmiştir.
Kitabenin mealen manası:
”Fetihlerin babası, adaletli, muzaffer hükümdar
Ki onun temiz kişiliği Allah katında itibar görür
Ulu hükümdar, saygıdeğer ve büyük şahların şahı,
Padişahın yüksek rütbeli veziri, kudretli yaratıcının
Koyu gölgesinin hizmetçisidir.
Saygı değer Ulu Sultan Ahmet Han Gazi ki
İyilik ve cömertlik kapısının incisi, ümit bağlanan yerdir
Methi mümkün değildir, ancak O’na teşekkür etmek
Gereklidir ki kendisi Yüce Allah'ın tam bir lütfudur
O hakan, tarihi şahsiyet ki, adalet ve merhametle
İsteği dünyayı imar ederek canlandırmasıdır
Onun için Allah şereflenme sebeplerini destekleyerek
Benzeri ve örneği olmayan bir vezire uygun gördü
Dinin ve devletin düzeni, yani İbrahim Paşa ki
Eseriyle hayır yapılmasına yol açan ve öncü olandır
Dünyanın rahat etmesini sağlayan ulu ve şerefli Vezir
Ki soylu Damad âdet olduğu gibi memleketi süsleyen hükümdardır
İşi ve tarzı övülmüş, güzel tavırları doğru ve herkesçe kabul edilmiş
Onun hayatı ve eserleri sınırsızdır; hesaba gelmez
Bunlardan biri bu temiz bayındır yerdir ki
Resmi defterlerde Nevşehir olarak adlandırılmıştır
O saadet güneşi ululuğuyla yükseldi
Yerişimdi yücelikte Revak katında aynıdır
Nedir bu ey yüce temiz büyük yapı
Ki güzelliği ve düzeni dilek sahiplerini hayret içinde bırakır
Sanki bu ulu medrese ilim ve bilgi göğüdür;
İçindeki odalar süslü çark burcunun benzeridir
Hayır dua okumak için elini safha gibi aç,
Allah’ın hikmeti ve sırrı ile herkes âmin demeğe hazırdır
Bu ilim yuvasında fazilet ve olgunluk yayıldıkça
Kudretli yaratan yaptıranın makamında sürekli kılsın
Ömrü uzun, düşmanı altüst mülkü dışarıda sınırsız olsun
Gökyüzünün dokuz katı bunun gibi uygun bir yerdir
Ey Vehbi altın kalemle yazsalar tarihini uygundur
Bu yüce medrese İbrahim Paşa’nın icadıdır.
1139 (1726).”
Medrese kareye yakın dikdörtgen planlıdır.
Ki onun temiz kişiliği Allah katında itibar görür
Ulu hükümdar, saygıdeğer ve büyük şahların şahı,
Padişahın yüksek rütbeli veziri, kudretli yaratıcının
Koyu gölgesinin hizmetçisidir.
Saygı değer Ulu Sultan Ahmet Han Gazi ki
İyilik ve cömertlik kapısının incisi, ümit bağlanan yerdir
Methi mümkün değildir, ancak O’na teşekkür etmek
Gereklidir ki kendisi Yüce Allah'ın tam bir lütfudur
O hakan, tarihi şahsiyet ki, adalet ve merhametle
İsteği dünyayı imar ederek canlandırmasıdır
Onun için Allah şereflenme sebeplerini destekleyerek
Benzeri ve örneği olmayan bir vezire uygun gördü
Dinin ve devletin düzeni, yani İbrahim Paşa ki
Eseriyle hayır yapılmasına yol açan ve öncü olandır
Dünyanın rahat etmesini sağlayan ulu ve şerefli Vezir
Ki soylu Damad âdet olduğu gibi memleketi süsleyen hükümdardır
İşi ve tarzı övülmüş, güzel tavırları doğru ve herkesçe kabul edilmiş
Onun hayatı ve eserleri sınırsızdır; hesaba gelmez
Bunlardan biri bu temiz bayındır yerdir ki
Resmi defterlerde Nevşehir olarak adlandırılmıştır
O saadet güneşi ululuğuyla yükseldi
Yerişimdi yücelikte Revak katında aynıdır
Nedir bu ey yüce temiz büyük yapı
Ki güzelliği ve düzeni dilek sahiplerini hayret içinde bırakır
Sanki bu ulu medrese ilim ve bilgi göğüdür;
İçindeki odalar süslü çark burcunun benzeridir
Hayır dua okumak için elini safha gibi aç,
Allah’ın hikmeti ve sırrı ile herkes âmin demeğe hazırdır
Bu ilim yuvasında fazilet ve olgunluk yayıldıkça
Kudretli yaratan yaptıranın makamında sürekli kılsın
Ömrü uzun, düşmanı altüst mülkü dışarıda sınırsız olsun
Gökyüzünün dokuz katı bunun gibi uygun bir yerdir
Ey Vehbi altın kalemle yazsalar tarihini uygundur
Bu yüce medrese İbrahim Paşa’nın icadıdır.
1139 (1726).”
Medrese kareye yakın dikdörtgen planlıdır.
Revaklı
bir avlu etrafına dizilmiş bir dershane, 17 medrese odası ve doğu-batı
ekseninde medrese girişi ile avluya geçiş eyvanlarından meydana
gelmiştir.
Dershane medresenin kuzeydoğu köşesine yerleştirilmiş olup,
Osmanlı klasik medrese plan şemasından farklıdır.
Osmanlı
medreselerinde giriş ekseninde bulunan dershane burada kuzeydoğu
köşesine kaydırılmıştır.
Dershanenin kapısı üzerinde bir kitabesi
bulunmaktadır.
Kitabenin mealen manası:
”Şeriat yoluna bağlı Sultan Ahmet Han Gazi ki
İşi her zaman temiz doğru yolun prensiplerini yaymaktır
Dünyanın sahibi şerefli Hakan ki ululukla
Varlığı yer yüzünde yüce Allah’ın gölgesidir
Zafer sahibi şah, her zaman başarı kazanan hükümdar ve yedi iklimin sahibi ki;
Ayaklarının tozuna dünya şahları yüzlerini aşındırırlar
Yüzüğünden güneş ve aydınlık misâli saltanat
Üzengisinden sanki değer, aydınlık ve heybet görülmektedir
Büyük vezir ve o şanlı hakanın damadı
Ki himmet, cömertlik ve el açıklığında hayret verendir
Yorgunluktan devlet ve ikbâl ile o yüce makama geleli
Gece gündüz halkın durumunu düzenlemek için özen gösterdi
Arzusu dünyada gönlü kırılanları memnun ve
Her zaman isteği hayrat ile dünyayı ihya etmektir
Yanında herkesin gizli sırları bellidir
Aydınlık vicdanı sanki bir parlak aynadır
İstanbul’un içinde ve çevresinde eserleri sayısızdır
Özellikle ki dünya süsleyen bu yüce kütüphanedir
İçi türlü türlü rengârenk, gönlü çeken nüshalarla doludur
Dışı da süs ve bezeklerle eşsiz ve benzersizdir
İçinde dengi olmayan nice cilt kitap var
Onların her biri İbn-i Sinâ’yı bile hayret ettirir
Hele bilim ve fazileti canlandırmak için böyle eser yapmada
Yüce makamın himmetini Allah Başarılı kılsın
Bununla Hak bu ki hayır eserlerini tamamladı
Ki bilimin yayılmasına sebep, yüce hayır ve güzel şandır
Allah her zaman yaptıranını hayır yapmağa muvaffak etsin
Onun iyiliğinden daha nice eser yeniden yeniye ortaya çıksın
Tarihin Nedim noktalı harflerle yazdı
Bu yüce kütüphane İbrahim Paşa’nın bıraktığı eserdir.
1140 (1727).”
Kitabenin mealen manası:
”Şeriat yoluna bağlı Sultan Ahmet Han Gazi ki
İşi her zaman temiz doğru yolun prensiplerini yaymaktır
Dünyanın sahibi şerefli Hakan ki ululukla
Varlığı yer yüzünde yüce Allah’ın gölgesidir
Zafer sahibi şah, her zaman başarı kazanan hükümdar ve yedi iklimin sahibi ki;
Ayaklarının tozuna dünya şahları yüzlerini aşındırırlar
Yüzüğünden güneş ve aydınlık misâli saltanat
Üzengisinden sanki değer, aydınlık ve heybet görülmektedir
Büyük vezir ve o şanlı hakanın damadı
Ki himmet, cömertlik ve el açıklığında hayret verendir
Yorgunluktan devlet ve ikbâl ile o yüce makama geleli
Gece gündüz halkın durumunu düzenlemek için özen gösterdi
Arzusu dünyada gönlü kırılanları memnun ve
Her zaman isteği hayrat ile dünyayı ihya etmektir
Yanında herkesin gizli sırları bellidir
Aydınlık vicdanı sanki bir parlak aynadır
İstanbul’un içinde ve çevresinde eserleri sayısızdır
Özellikle ki dünya süsleyen bu yüce kütüphanedir
İçi türlü türlü rengârenk, gönlü çeken nüshalarla doludur
Dışı da süs ve bezeklerle eşsiz ve benzersizdir
İçinde dengi olmayan nice cilt kitap var
Onların her biri İbn-i Sinâ’yı bile hayret ettirir
Hele bilim ve fazileti canlandırmak için böyle eser yapmada
Yüce makamın himmetini Allah Başarılı kılsın
Bununla Hak bu ki hayır eserlerini tamamladı
Ki bilimin yayılmasına sebep, yüce hayır ve güzel şandır
Allah her zaman yaptıranını hayır yapmağa muvaffak etsin
Onun iyiliğinden daha nice eser yeniden yeniye ortaya çıksın
Tarihin Nedim noktalı harflerle yazdı
Bu yüce kütüphane İbrahim Paşa’nın bıraktığı eserdir.
1140 (1727).”
Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Medresesi'nin Giriş Kapısı
Medresenin arka kısmı arazi konumundan ötürü üçgen bir kısım oluşturmuş ve burası tuvaletlerin bulunduğu ikinci küçük bir avlu niteliğindedir.
Medrese kareye yakın dikdörtgen planlıdır.
Revaklı bir avlu etrafına
dizilmiş bir dershane, 17 medrese odası ve doğu-batı ekseninde medrese
girişi ile avluya geçiş eyvanlarından meydana gelmiştir.
Dershane
medresenin kuzeydoğu köşesine yerleştirilmiş olup, Osmanlı klasik
medrese plan şemasından farklıdır.
Osmanlı medreselerinde giriş
ekseninde bulunan dershane burada kuzeydoğu köşesine kaydırılmıştır.
Medresenin avlusu 12 sütunun taşıdığı hafif sivri kemerli bir revakla ihata edilmiştir.
Medresenin avlusu 12 sütunun taşıdığı hafif sivri kemerli bir revakla ihata edilmiştir.
Bu revaklar üzerleri kubbeli 15 bölümden meydana
gelmiştir.
Bunların arkasında sıralanmış 17 medrese odası bulunmaktadır.
Bu odaların içerisinde ocaklar, dolap nişleri bulunmakta olup,
dışarıya taş söveli dikdörtgen birer pencere ile açılmıştır.
Külliye içinde yer alan medrese, bugün İbrahim Paşa Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder