Sayfalar

30 Ocak 2011 Pazar

Defterdar İbrahim Paşa Camii İle İlgili Malumat, Beşiktaş, İstanbul

 Defterdar İbrahim Paşa Camii, Beşiktaş, İstanbul
Defterdar İbrahim Paşa Camii, İstanbul'un Beşiktaş İlçesinde Ortaköy ile Kuruçeşme arasında, Defterdarburnu’nda, deniz kenarında yer almaktadır.
Bânisi, Defterdar İbrahim Paşa’dır.

Cami, bânisinin adıyla anıldığı gibi; “Defterdarburnu Mescidi” ve “İhmal Paşa Câmii” olarak da bilinir.
Cami bir 17. yüzyıl eseri olup, 17. yüzyılın ikinci yarısında 1661’de yapılmıştır.
Bitişiğindeki Sahil Saray’ın ilk sahibi de İbrahim Paşa’dır.
Paşa Mısır Valisi iken 1663-1664’de orada ölmüştür.
Sultan III. Ahmet’in Devr-i Saltanat’ı olan (1718-1730) Lâle devrinde Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa, aynı yerdeki Sahil Saray’ın yerine Neşatabad adıyla bilinen ve padişahın da çok beğendiği yeni bir saray yaptırır (1726).
Daha sonraki dönemlerde bu sarayın da yerine Sultan II. Mahmud döneminde (1808-1839) Melling tarafından Hatice Sultan için bir saray yaptırılır.
Şimdilerde ise, ne bu sahil sarayları ve ne de bu saraylardan eser bulunmamaktadır…
Defterdar İbrahim Paşa Câmii, tarihte farklı zamanlarda üç defa tamir görmüştür.
Caminin ilk tamiri Sultan II. Mahmud(1808–1839) devrinde 1833 yılında; İkincisi Sultan II. Abdulhamid (1876–1909) döneminde 1885 yılında; Üçüncüsü ise 1941 yılında Vakıflar İdaresi’nce yapılmıştır.
Ortaköy ile Kuruçeşme yolu üzerinde Lido ile kömür deposu arasında sahilde (Leb-i Deryada) bulunan Defterdar İbrahim Paşa Câmii; yol seviyesinden aşağıda çukurda kalmıştır.
Camiye merdivenli bir yoldan inilir.
Ancak bu merdivenli yola girince cami görülür.
Fevkani bir camidir.
Biri yukarıda merdivenli yolun üzerinde, diğeri aşağıda deniz kıyısında (kıble yönünde) iki kapısı vardır.
Yukarıdaki kapıdan, önce abdest alma yerleri ve tuvaletlerin bulunduğu taşlığa, taşlıktan da kıble istikametinde açılan bir kapıdan son cemaat yerine girilir.
Cami kâgir bir yapıdır ve kayıkhaneler üstünde ahşaptır.
Bir avlunun önünde enlemesine dikdörtgen planlı son cemaat yerinin harim duvarındaki iki pencere arasında yer alan bir mihrap, vardır.
Bu bölümün sağ tarafından ahşap bir merdivenle kadınlar mahfiline çıkılır.
Harim giriş kapısı son cemaat yerinin sol kenarındadır. Kıble yönündeki harim kapısının üzerinde H.1248/M.1832–1833 tarihli celi talik hatla yazılmış Antepli şair Aynî’nin II. Mahmud’a ait manzum tamir kitabesi bulunur.
İkinci tamire ait olan yine talik hatla yazılmış H.1303/M.1885–1886 tarihli onbir beyitlik (Sultan Abdülhamid devrindeki) manzum kitabe ise harim kapısı ile pencere arasındadır.
Harimin üstü ahşap bir tavanla örtülüdür ve ahşap işçiliğinin nadide örneklerindendir.
Kare planlı olan harim büyük pencerelerle aydınlık almaktadır.
Sağ duvarda üç, mihrabın bulunduğu kıble yönündeki duvarda iki, sol duvarda da iki pencere vardır. 
Yuvarlak kemerli mihrabının iki yanını plastrlar sınırlar.
İçinde dalgalı perde ve asma kandil motifleriyle süslenmiştir.
Bu süslenmeler arasında bir ayet kitâbesi yer almaktadır.
1832–1833 yılındaki tamirde yerine konduğu düşünülen ahşap minberin iki yanına iri ölçekte yapılmış yaldızlı bitkisel süslemeler aplike edilmiştir.
Kuzeydoğu köşesinde ahşap bir vaaz kürsüsü yer alır.
Hünkâr mahfiline son cemaat yerinin alt taşlıktan gelen merdiven başına açılan yan kapısının karşısından, oymalı ahşap korkuluğu çok güzel olan ahşap bir merdivenle çıkılır.
Son cemaat yerinin üstündeki kadınlar mahfili ile Hünkâr mahfili bitişiğindeki imam ve müezzin meşrutası ise Vakıflar İdaresi tarafından iptal edilmiştir ve kullanılmamaktadır.
Caminin doğu kısmında küçük bir haziresi vardır.
Son cemaat yerinin sağ tarafındaki kapısından çıkılan ve kuzeybatı duvarının köşesinde bulunan taş minaresi, silindirik gövdeli ve tek şerefelidir.
Taş külahının eteği, döneminin mimari üslup ve özelliğini taşıyan girlandlarla donatılmıştır.
Defterdar İbrahim Paşa Câmii, Defterdarburnu Câmii veya İhmal Paşa Câmii.
Cami’nin bu günkü durumu ve görünümüne en uygun olanı İHMAL PAŞA CAMİİ…
Yetkili ve ilgili makamların ilgisizliği ve İHMAL’İ sonucu bugün 16. yüzyıl eseri ve ecdat yadigârı olan bu cami yıkılmak üzeredir.
Her tarafı delik deşik olmuş çatısı ve çatlayan duvarlarıyla çökmemek için direnen ihmalkâr(!)cami, kendisini ayağa kaldıracak dördüncü hayır sahibini veya hayır sahiplerini beklemektedir.
Caminin abdest alma yerleri ve tuvaletleri mevcut olup, cami görevlisi için lojman bulunmamaktadır.
Mülkiyeti Vakıflar İdaresi’ne ait olan caminin bir Müezzin Kayyum kadrosu vardır.
Bir müezzin kayyumun görev yaptığı camide vakit namazlarında pek cemaat olmaz, bazı vakitlerde 3-5 kişi bulunur.
Kadınlar için namaz kılabilecekleri yer mevcuttur.
Cami civarında yerleşim alanı olmadığı için Yaz Kur’an Kurslarında öğrenci bulunmamaktadır.
Defterdar İbrahim Paşa Camii'nin en önemli özelliklerinden biri, denize sıfır olması.
Yapılacak ufak iskele sayesinde, sandalla yapılan bir Boğaz sefasının ardından namaz kılmaya gidebilirsiniz.
Kuruçeşme'deki Defterdar İbrahim Paşa Camii'nin, bir penceresinden Fatih Sultan Mehmet, diğerinden Boğaziçi Köprüsü görülüyor.
Uzun süren terkedilmişliğin ardından restore edilen cami, şimdilerde zarafetiyle Boğaz'ın nadide eserlerinden biridir.
Boğaz'da, iki köprü arasında kutu gibi bir cami...
Kuruçeşme'de yolun biraz aşağısında kalır, taş külahı selamlar önünden geçenleri.
17. yüzyılda Defterdar İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış.
O günden bugüne geleni, gideni, uğrayanı neredeyse yok gibi.
Cemaati derseniz, cuma günleri belki...
Aslında en başından belliymiş kaderi.
Yapıldığı tarihte çevresinde gayrimüslimler yaşarmış.
Civarındaki 200'e yakın dükkânın birçoğu meyhaneymiş.
Şimdi de İstanbul'un iki eğlence merkezi Reina ve Sortie arasında kalıyor.
Geceleri yanından yüzlerce insan geçiyor ama kimse varlığının farkında değil.
Defterdar İbrahim Paşa Camii, geçtiğimiz yıla kadar kaderine terk edilmiş, Boğaz'a küskün bir camiydi.
En son 1941 yılında onarımdan geçmiş, o günden bugüne el sürülmemişti.
Hırsızlar değerli tablo, saat ne varsa alıp götürmüşlerdi.
Çatısı çökmüş, sıvaları çatlamış, ahşap dış cephesi parçalara ayrılmıştı.
Hazin manzarası, "Herhalde bir gün yıkılır, yerine bir eğlence merkezi daha yapılır." diye düşündürürdü insana.
Ama öyle olmadı.
Tam bir yıl önce, Defterdar İbrahim Paşa Camii'nden yükselen ve Boğaz'a dalga dalga yayılan çekiç sesi, terk edilmişliğe ve küskünlüğe son verdi.
Eser, İstanbul'la yeniden barıştı.
Acıbadem AŞ ve Vakıflar Genel Müdürlüğü arasında düzenlenen protokolle restorasyon çalışmaları başladı.
Bugünlerde restorasyon bitmek üzere.
Cami baştan aşağı yenilenmiş, güzelliği gözler önüne serilmiş.
Şimdi bahçe düzenlemesi yapılıyor.
Bir pencerede Fatih Sultan Mehmet diğerinde Boğaziçi Köprüsü...
Yolun biraz aşağısında kalan camiye merdivenlerden iniliyor.
Merdivenlerin bitiminden sağa döndüğünüzde caminin kuzey kapısını görüyorsunuz.
Genellikle giriş için bu kapı kullanılıyor ancak vaktiniz varsa biraz dolaşıp güney kapısından girmenizi tavsiye ederiz.
Denize sıfır bu kapının üzerinde, 1832 tarihli celi talik hatla yazılmış bir kitabe var.
Ayrıca iki köprüye ve Beylerbeyi Sarayı'na bakan manzara da görülmeye değer.
Kuzey kapısından içeri girdiğinizde son cemaat yeri solunuzda kalıyor.
Son cemaat yerinde iki pencere arasında mihrap bulunuyor.
Sağ taraftan ise muhteşem oymaları olan ahşap bir merdivenle kadınlar ve hünkâr mahfiline çıkılıyor.
Şu anda dinlenme yeri olarak kullanılan hünkâr mahfilinin yanında imamın dinlenebileceği ve kamera denetimlerinin yapıldığı kontrol odası var.
Kare planlı harime girdiğinizde, dalgalı perde motifleri olan mihrabın solunda ahşaptan yapılmış yeşil bir vaaz kürsüsü, sağında da oymaları ve altın varak boyamalarıyla hayranlık uyandıran minber göreceksiniz.
Kendinizi ufak bir kutunun içindeymiş gibi hissettiğiniz bu bölümün 3 yanı, büyük pencerelerden ışık alıyor.
Bir pencereden Fatih Sultan Mehmet, diğer pencereden Boğaziçi Köprüsü görülüyor.
Kâgir (taştan yapılan) bir yapı olan caminin harim bölümünün tavanı ise ahşap.
1 yıl önce yağmur sularının damladığı, çürümeye yüz tutan tavanın onarılmış halini ve süslemelerini üst kattan inceleyebilirsiniz.
Caminin yalnız içi değil, dışı da bir hayli değişmiş.
Dış cephe, ahşap kaplanarak beyaza boyanmış.
Camiyi çevreleyen duvarların temizliği yapılmış.
Eski tuvaletler yenilenmiş.
Lavabolara sıcak su tesisatı döşenmiş.
Abdest alınan yerlere büyük aynalar yerleştirilmiş.
Camiye inen merdivenlere ve bahçeye taşlar döşenmiş.
Böylelikle yıllardır sandal sahiplerinin işgali altında olan ve harabeye dönen bahçe, temiz bir görünüm kazanmış.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder