Sayfalar

18 Ağustos 2020 Salı

Ayasofya Camii’nin Kubbesi

Ayasofya Camii’nin Kubbesi
Orta nef ya da iç mekân karmaşık bir üslûba sahiptir.
100 x 70 m ölçüsündeki binanın 74.67 x 69.80 m ölçüsündeki orta nefinin (ana salonun) ortasında ağırlığı dört paye (ayak) üzerine oturtulmuş, payelere geçişin pandantiflerle sağlandığı bir ana kubbe yer alır.
Ayasofya’nın devrim niteliği taşıyan kubbesi birçok sanat tarihçisinin, mimarın mühendisin hususi olarak alakasını çekmiştir.
Ayasofya Camii’nin Kubbesi
Daireden dikdörtgene geçiş içbükey üçgen pandantiflerle sağlanır.
Bu tür eserlerde daha evvel kullanılmamış bu pandantifler estetik bakımdan şık bir şekilde, daireden, yani kubbeden payelerce oluşturulan kare biçimine, hatta yarım kubbeler de sisteme dahil sayılırsa, dikdörtgen biçimine geçişi sağlarlar.
Böylece, kubbe pandantifler vasıtasıyla dört büyük kemer üzerine oturur.
Bu kemerler de Osmanlı Devri’nde Mimar Sinan’ın talimatlarıyla istinat duvarlarıyla desteklenmiştir.
Tarih boyunca tamirat gördüğünden kubbe dairesel düzgünlüğünü kaybetmiş ve elips biçimine yaklaşmıştır.
Kubbenin İçeriden Görünümü
Bu yüzden farklı uzunlukta iki yarıçapı vardır.
55.60 m yüksekliğinde ve içten 30.80 - 32.6 m çaplarındaki ana kubbenin ağırlığı doğu ve batısındaki iki yarım kubbeyle hafifletilmiştir.
Ana kubbenin güney ve kuzeyde oluşturduğu baskı ise payandalarla karşılanmıştır.
Bir şemsiyenin telleri gibi, kubbenin tepesinden başlayıp kubbe pencereleri arasından geçerek pandantiflere inen 40 kaburga, kubbenin ağırlığının payelere aktarılmasında mühim bir rol oynar.
Caminin İçinin ve Sütunlarının Görünümü
Binanın ağırlığını 40'ı aşağıda, 67'si üst katta olan 107 sütun taşımaktadır.
Bu sütunların bir kısmı orta nefin her iki yanında, iki katlı bir dizi oluştururlar.
Orta nefin kuzey kenarını oluşturan çift katlı sütun dizisinin üzerindeki duvarda Ortodoks Kilisesi patriklerinin mozaikleri bulunur.
Bunlar çok yüksekte olduklarından dürbünsüz pek iyi görülemezler.
Ana mekân, duvarlardaki ve kubbedeki pencerelerden ışık alır.

Kubbedeki "اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ" ile Başlayan Nûr Sûresi 35.Ayeti
İlk yapıldığında basık ve yayvan biçimdeki kubbe, Ağustos 553 ve Aralık 557 yılında meydana gelen depremlerde büyük kubbe ve doğu yarım kubbe çatlamış, 7 Mayıs 558 de ise ana kubbenin doğu kısmı çökmüştür.
Kubbenin tadilatı, eserin baş mimarlarından İsidoros'un yeğeni Genç İsidoros tarafından yapılmıştır.
İsidoros kubbeyi dışarıdan payandalarla destekleyen alçak bir kasnak ekleyerek, kırk kaburgayla desteklediği ve kırk pencere ile hafiflettiği kubbenin yüksekliğini de 6.25 m arttırmış ve böylece kubbeyi daha hafif ve daha küçük duruma getirerek çözüme ulaşmıştır.
Ayasofya 859 yılında büyük bir yangın, 869 yılında ise bir deprem geçirmiştir.
989 yılının Ekim ayındaki depremde ise binanın büyük kubbesi yıkılarak, yeniden tamir edilmiştir.
1344 ve 1346 yıllarında meydana gelen depremlerde de kubbenin bir kısmı ile kemerin bazı bölümleri yıkılmış olup yeniden tadilatı yapılmıştır.
Osmanlı Devri’nde Ayasofya'da Fatih Sultan Mehmed tarafından başlatılan tadilat çalışmaları daha sonraki Sultanlar tarafından da devam ettirilmiştir.
Ayasofya'daki en mühim tamiratlar Sultan Abdülmecid'in emri ile 1847-1849 yılları arasında İsviçreli Fossati Kardeşler tarafından yapılmıştır.
Kubbenin Altındaki Tadilat İskelesi

.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder