Sayfalar

20 Mayıs 2021 Perşembe

Asr-ı Saâdette Mescid-i Kubâ, Medîne, Suûdî Arabistan

Mescid-i Kubâ (مسجد قباء، المدينة المنورة، السعودية العربيية), Medîne, Suûdî Arabistan

Mescid-i Kubâ (مسجد قباء، المدينة المنورة، السعودية العربيية), Suûdî Arabistan’ın Medîne Şehri’nde Hicret Yolu üzerinde yer almaktadır.
İlk muhacirler, Resûl-i Ekrem daha Medine’ye gelmeden Kubâ’da Amr b. Avf oğullarına ait bir hurma kurutma yerini mescid haline getirmişlerdi.


Ebû Huzeyfe’nin âzatlısı Sâlim burada bir grup muhacire Kudüs’e yönelerek namaz kıldırıyordu.
Resûlullah Kubâ’ya ulaşınca burayı genişleterek Kubâ Mescidi’ni bina etti.
Sâlim’in imamlık yaptığı kişiler arasında Hz.Ebû Bekir, Hz.Ömer, Ebû Seleme el-Mahzûmî, Hz.Zeyd ve Hz.Âmir b. Rebîa’nın da sayılması, Hz. Peygamber ve Hz.Ebû Bekir’in burada kaldığı süre içinde veya bir süre daha onun bu göreve devam etmiş olduğunu göstermektedir. 

 Mescidin Mihrab ve Minberi

Mescid-i Benî Amr b. Avf olarak da anılan Mescid-i Kubâ’nın arsasının kabilenin ileri gelenlerinden Külsûm b. Hidm’e ait olduğu ve Külsûm’ün arsayı mescid yapılması için bağışladığı rivayet edilir.
Diğer bir rivayete göre ise mescidin arsası Leyya adında bir kadına ait harman yeriydi.
Resûl-i Ekrem’i arsaya kıble yönünde bitişik evinde misafir eden kabilenin ileri gelenlerinden Sa‘d b. Hayseme burada mescid yapılmasına öncülük etmiş olmalıdır.
Çünkü rivayette mescid ona izâfe edilmektedir.

Mescid-i Kubâ (مسجد قباء، المدينة المنورة، السعودية العربيية), Medîne, Suûdî Arabistan

Öte yandan münafıklar, “Leyya’nın merkebini bağladığı yerde mi secde edeceğiz?” diyerek bunu Dırâr Mescidi’ni yapmak için bahane saydılar.
Taberânî’nin bir rivayetine göre Kubâlılar, Resûlullah’tan bir mescid yapmasını talep edince Hz. Peygamber orada bulunan sahâbeden birinin devesine binmesini istemiş, önce Hz.Ebû Bekir binmiş, deve kalkmamış, ardından Hz.Ömer binince deve yine kalkmamış, bu sırada Kubâ’ya ulaşmış olan Hz.Ali binince deve kalkıp yürümüş, Resûl-i Ekrem, Hz.Ali’ye devenin yularını serbest bırakmasını söylemiş ve mescidin onun etrafında dolaştığı arsaya yapılmasını istemiştir.
Mescidin ortalarına isabet eden bir mekân daha sonraları “mebrekü’n-nâka” (devenin çöktüğü yer) olarak zikrolunmuştur.
Buhârî’nin bir rivayetine göre Hz. Peygamber Kubâ’da on geceden fazla kalmış ve Mescid-i Kubâ bu esnada yapılmıştır.
Bu rivavet, İbn Sa‘d’ın Resûlullah’ın Kubâ’da on dört gece kaldığına dair rivayetine uygundur.
Resûl-i Ekrem’in burada dört gün gibi çok kısa bir süre kaldığına dair rivayetler de vardır.

Mescidin Mihrab ve Minberi
Mescidin ilk hali kare şeklinde bir düzlüğü çevreleyen dört duvardan ibaretti.
Arsa hazırlandıktan sonra temele ilk taşı bizzat Hz. Peygamber koymuş, ardından sırasıyla Hz. Ebû Bekir, Hz.Ömer, Hz.Osman ve diğerlerinin taşlarını koymalarını istemiştir.
Bu uygulama devlet başkanlarının ilmî, dinî ve millî nitelikli yapıların temeline ilk harcı koyma geleneğinin başlangıcı olarak görülmektedir.
Mescid-i Kubâ yapılırken Resûl-i Ekrem’in bir işçi gibi çalıştığı, taşıdığı ağır taşları ellerinden alıp yardımcı olmak isteyenlere bir başkasına yardım etmelerini söylediği, Abdullah b. Revâha’nın, “Mescidin inşasına katılanlar, ayakta olsun oturarak olsun Kur’an okuyanlar, geceleri uykuyla geçirmeyenler kurtuluşa erdiler” diye şiirler okuduğu, her beytin son kelimesinin Resûlullah tarafından tekrarlandığı rivayet edilmektedir.

Mescidin İçinden Bir Görünüm
Hz. Peygamber, muhtemelen kıblenin Kâbe’ye çevrilmesinden (623) sonra Kubâ Mescidi’ni yeniden inşa etmiştir.
Bu sırada ön duvar ve ona paralel dizilen yedi sütun üstüne bir tavan yapılmıştır.
Mescidin güneyinde Külsûm b. Hidm ile Sa‘d b. Hayseme’nin evleri bulunmakta ve Sa‘d’ın evinden mescide bir kapı açılmaktaydı.
Müslümanlar Resûl-i Ekrem’in misafir kaldığı bu evleri ziyaret eder, ardından Sa‘d’ın evinin tarafında bulunan kapıdan mescide geçip “el-üstüvânetü’l-muhalleka” denilen üçüncü sütunun doğu yanında onun namaz kıldığı yerde namaz kılarlardı.
Daha sonra bu kapı kapatılıp mescidin batı duvarında bir kapı açılmıştır.
Mescidin Ammâr b. Yâsir tarafından tamamlandığı ve bu sebeple onun İslâm’da ilk mescidi bina eden kişi olarak zikredildiği söylenir.

Mescid-i Kubâ (مسجد قباء، المدينة المنورة، السعودية العربيية), Medîne, Suûdî Arabistan
Mescid-i Kubâ, müslümanların hür ve güvenli bir ortamda yaptıkları umuma açık ilk mescid olması bakımından büyük önem taşımaktadır.
Kur’an’da sözü edilen, “ilk günden takvâ üzerine kurulan mescidin” (et-Tevbe 9/108) Kubâ Mescidi olduğu kabul edilir.
Ancak bu mescidin Mescid-i Nebevî olduğu da rivayet edilmektedir.
Mescidde, “üssise âyeti” diye adlandırılan âyetin (et-Tevbe 9/108) nâzil olduğu mekân olarak kabul edilen yere sonradan bir mihrap yapılmıştır.
Başta Buhârî ve Müslim olmak üzere hadis kaynaklarında Mescid-i Kubâ’nın faziletine dair bölümlere yer verilmiş, Hz. Peygamber’in Medine’de bulunduğu zamanlar cumartesi, bazan da pazartesi günleri ve ramazanın 17. günü Mescid-i Kubâ’ya giderek namaz kıldığına dair rivayetler zikredilmiştir.
Ayrıca onun mescidde sürdürülen öğretim faaliyetine nezaret ettiği, Kubâ’da namaz kılmayı umreyle eş değerde gördüğü rivayet edilmektedir.
Hz. Ömer Mescid-i Kubâ’yı ziyaret ettiğinde tozunu alır, buraya büyük hürmet gösterirdi. 
Mescid-i Kubâ (مسجد قباء، المدينة المنورة، السعودية العربيية), Medîne, Suûdî Arabistan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder