Sayfalar

3 Ocak 2021 Pazar

Sultaniye (Hafsa Sultan) Külliyesi, Şehzadeler, Manisa


Sultaniye Külliyesi, Manisa'nın Merkez Şehzadeler İlçesi'nde bulunmaktadır.
Yavuz Sultan Selim’in eşi Ayşe Hafsa Sultan 1522 yılında yaptırmıştır. 
Bu külliyenin inşası Manisa’nın gelişmesinde büyük rol oynamıştır.

Yavuz Sultan Selim zamanına kadar bu yer ağaçlık ve bahçelik idi. 
Buradaki ağaçlar ve sular Timurtaş Paşa oğlu Ali Bey vakfındandı. 
Hafsa Sultan bu külliyeyi yaptırmaya karar verince buradan bir bölüm satın alındı. 
Belgeler inşa çalışmalarının Hafsa Sultan’ın ölümünden sonra da devam ettiğini göstermektedir. 
Hafsa Sultan camiye cemaat toplamak üzere Ali Bey bahçesinden 20 evlik bir yeri ayırarak ev yapmak isteyenlere kiralama veya az bir para karşılığında satmayı vakfiyesinde şart koşmuştur. 
Sultan Hamamı 1538’de, Bimarhane 1539’da yapılmıştır. 
Bu yüzden de Ali Bey mütevellisi ile Sultaniye mütevellisi arasında bir çok anlaşmazlık çıkmış ve konu padişah tarafından çözümlenmiştir.

Külliye, cami, sıbyan mektebi, hankâh, imaret ve iki medreseden meydana gelmiştir. 
Sonraki yıllarda yapı topluluğuna darüşşifa ve çifte hamam eklenmiştir.

Medreselerden Dış Medrese olarak isimlendirilen medrese yıkılmış ve günümüze gelememiştir. 
Kurtuluş Savaşı sırasında hankâh ve imaret yanmış ve yıkılmıştır. 
Günümüzde bu yapıların yeri Sultan Parkı’na dönüştürülmüştür.

Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı’ndan sonra 1514’de Tebriz’e girmiş ve Osmanlı Ordusuna katılan Tebriz Türklerinden Acem Alisi’ni (Esir Ali) yanına almış ve Manisa’da yapılmasını düşündüğü külliyenin inşası ile onu görevlendirmiştir. 
Külliyenin inşası için hazırlıklara başlanıldığı sırada Yavuz Sultan Selim ölmüş ve Şehzade Süleyman annesi Hafsa Sultan’ı Manisa’da bırakarak İstanbul’a dönmüş, 1520’de Osmanlı tahtına Kanuni Sultan Süleyman olarak oturmuştur. 
Bu arada da Acem Ali (Esir Ali) Ser Mimarlığa getirilmiştir.

Sultan Camisi minarelerinden halka atılan Mesir macunu ile hemen herkesin bildiği bir camidir. 
Caminin inşasına büyük bir ihtimalle 22 Mart 1521’de başlanılmıştır. 
Hafsa Sultan h.929 (1523) yılında vakfiyesini düzenletmiş ve Külliye 1523 yılı Ramazan ayında ibadete ve kullanıma açılmıştır.

XVI. yüzyıl Klasik Osmanlı mimarisinin örneklerinden olan cami, kesme taş ve tuğladan yapılmış olup önünde beş bölümlü bir son cemaat mahalli ile ibadet yeri merkezi kubbelidir. Külliye geniş bir avlu ortasındadır. 
Avluya doğu, güney ve batı yönünden kemerli, kuzeyden ise kubbeli birer kapıdan girilmektedir. 
Ayrıca batı duvarında bir güneş saati ile hünkâr mahfeline giriş kapısı bulunmaktadır.

Sultan Camisinin bir özelliği de Manisa’daki ezani saat ayarının buradaki muvakkithaneden yapılmış olmasıdır.
Cami 16.yüzyıl Osmanlı mimarisinin ildeki en önemli örneklerindendir. 
Külliyenin ana binası olan cami, kesme taş ve tuğladan sade bir üslupla yapılmış, ortada bir büyük, yanlarda iki küçük kubbeyle örtülmüş, iki minareli bir camidir. 
Mermer minberi oyma ve kabartmalıdır. 
Meşhur Mesir Macunu’nun halka saçıldığı cami olması sebebiyle halk arasında Mesir Camii adıyla da anılmaktadır.

Cami kare planlı kesme taş ve tuğladan, oldukça sade bir üslupta yapılmıştır.
İbadet mekânının üzerini yüksek dikdörtgen bir kasnak üzerine yuvarlak kasnaklı bir kubbe örtmektedir. 
Önünde yuvarlak kemerlere birbirine bağlanmış altı sütunun oluşturduğu üzeri kubbeli beş bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. 
Sütunları birbirine bağlayan kemerler beyaz ve kırmızıya yakın renklerde taşların alternatifli olarak sıralanmasından meydana gelmiştir. 
Son cemaat yerinin giriş kapısı üzerinde sülüs yazı ile iki satırlı bir mısra yazılmıştır:

“Bu mekan âşıkların kıblesi oldu, her kim buraya eksik gelirse tamam olur.”
Giriş kapısı üzerine de Arapça yazılı bir kitabe yerleştirilmiştir:

Ümmü-üs-Sultan Süleymani'l mekin
Kad benet Lillâhi beyt-es-sacidin
Mamislühu kadcaeha tarihuhu Hüve Camiün e-ilmüttekin-il-hamidin.
Bu kitabenin son tarih mısraı ebced hesabına göre h.929 (1522) yılını göstermektedir.

İbadet mekânını örten kubbe iki yarım kubbe ile desteklenmiştir. 
Kubbenin sağ ve solundaki alçak çift kubbeler ortada birer sütunla duvarlara dayanmaktadır. 
Caminin sol tarafındaki ikinci kapı sultanlara ayrılmıştır.

Mihrap mermerden olup stalâktitli olarak sona erer. 
Mermer minber üzerinde “Cuma namazı gibi hutbeyi de dinlemek farzdır” anlamına gelen bir yazı bulunmaktadır.
İç mekân XVI. yüzyıl çinileri, kubbede kalem işleriyle bezenmiştir.

Caminin iki yanındaki minareler kırmızı taştan kuşaklarla bölünmüş, taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir.

Avlunun ortasında şadırvan bulunmaktadır. 
Ayrıca avluyu doğu yönünden itibaren dershane, medrese odaları, imaret, tabhane çevrelemektedir.

İmaret ve Hankâh:
İmaret ve Hankâh, caminin batısında bulunuyordu. 
Ayrıca imaretin mutfağı, odunluğu, helâları ve deposu bulunuyordu. 
Bunların hepsi yıkılmış ve günümüze gelememiştir. 
Hankâh ise on odalı idi. 
Burada yapılan bir yüzey araştırmasında her iki yapının da temel izleri ortaya çıkarılmıştır.

Çifte Hamam:
Caminin kuzey doğusunda geniş bir arsa üzerine Hafsa Sultan’ın hamamı yapılmıştır. 
Doğu-batı yönünde uzanan çifte hamam dikdörtgen planlı idi. 
Sultan Hamamı ismi verilen bbu çifte hamamın erkekler bölümü caminin bulunduğu meydana açılmaktadır. 
Giriş kapısı üzerine de, Şair Alaşehirli zadenin Arapça altı mısralık bir kitabesi yerleştirilmiştir:

“Kerem sahibi yüce Sultan ve Hükümdar Süleyman Han’ın anası Allah toprağını hayır ve ihsan etsin nuriyyle nurlandırsın. 
Halk için geniş ve güzel yapılı bir hamam yaptı. 
Allah günler bitinceye kadar bunu şerefli oyarak baki kılsın. 
Buranın tam tarihini anlatmak için Alaşehirli oğlu şöyle dedi: 
Bu hamamların en güzelidir.”

Bu kitabenin son mısra ebced hesabına göre H.946 tarihini göstermektedir. 
Buna göre de hamamın 1539 yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır. 
Hamam yapılırken Hafsa Sultan ölmüştür.

Hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmuştur. 
Soyunmalığı stalâktitli büyük bir kubbe örtmektedir. 
Kubbenin üzerinde bir aydınlık feneri bulunmaktadır. 
Kubbe eteğindeki yedi pencere ile içerisi aydınlatılmıştır. 
Ilıklık yan yana iki kubbe ile örtülüdür. 
Bu kubbelerden birisinin stalâktitleri Osmanlı mimarisinin en güzel örnekleri arasındadır. 
Sıcaklık da yıldız şekilli pencerelerin üzerinde bulunduğu büyük bir kubbe ile örtülüdür. 
Ortadaki göbek taşının çevresinde 12 kurna sırlanmıştır. 
Hamamın kuzeyindeki kadınlar bölümü erkekler bölümünün eşidir.

Darüşşifa:
Darüşşifa, Sultan hamamının batısında, toprak seviyesinin biraz altında bulunuyordu. 
Kapısı da günümüze gelemeyen imaret ve hankâhın olduğu yere açılıyordu. 
Orta avlu etrafında sıralanmış kare planlı bir eserdir.
Batısında üç, doğusunda iki, kuzeyde de eyvanların yanında ikişer kare planlı odası bulunuyordu. 
Bu odaların içerisinde ocaklara da yer verilmiştir. 
Ayrıca giriş köşelerine de dikdörtgen planlı iki oda daha yerleştirilmiştir. 
Uzun süre harap olan darüşşifa l950’lili yıllarda onarılmıştır.

Kareye yakın dikdörtgen planlı olup kubbeli avlusunun ortasında şadırvanı vardır. 
Kapısı üzerine de mermer bir kitabe yerleştirilmiştir;

Bu dart Mader-i Sultan Süleyman
Bina etti ki bâisi fahrr-ul-kuzat ol
Emenatdar-ı Ehl-i Mekremettir
Süal olunsa itmam-ı binası
De tarihi mekam-ı âfiyettir.

Bu kitabe ebced hesabına göre H.945 (1538) tarihini göstermektedir.
Günümüzde Darüşşifa, Sağlık Bakanlığı yönetimindedir.

Hafsa Sultan İstanbul'da ölmüş ve türbesi İstanbul Sultan Selim semtinde, öldükten altı yıl sonra Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder