Sayfalar

23 Nisan 2015 Perşembe

Asariye Camii, Beşiktaş, istanbul

Asariye Camii, Beşiktaş, istanbul
Asariye Camii, İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde, Yıldız Mahallesi’nde Asariye Caddesi ile Asariye Çıkmazı’nın kesiştikleri köşede yer almaktadır. 
Bânîsi Sultan II. Mahmud’tur. 
Tahsin ÖZ caminin bugünkü yapısının H–1225/M–1839’da Sultan II. Mahmud tarafından inşa edildiğini kaydetmektedir.
Mimarı bilinmemektedir.
Asariye Câmii’nden evvel aynı yerde daha eski tarihli bir caminin bulunduğu kaynaklarda yazılıdır.
Ancak kaynaklarda söz konusu olan caminin bânîsi, yeri, ve inşa dönemi hakkında farklı bilgiler verilmektedir.
 Asariye Camii'nin Mihrab ve Minberi, Beşiktaş, istanbul
Ancak, avluda muhafaza edilen, bizim bizzat giderek yerinde gördüğümüz Sultan II. Mahmud Tuğralı kırık kitâbe ile caminin mimari özellikleri caminin bir II. Mahmud dönemi eseri olduğunu ispatlamaktadır.
Kendisinden evvel yerinde bulunan caminin zaman içerisinde birçok tamirat ve değişikliklere uğradığı gibi, günümüze kadar ulaşmış olan Asariye Camii de geçmişten günümüze kadar birçok tamirat görmüştür.
Zamanla bazı badireler atlatan cami, II. Dünya Savaşı’nın buhranlı devrinde Toprak Ofisi tarafından işgal edilmek üzere iken, zeminin konulacak erzakın sıkletine tahammül edemeyeceği anlaşılarak vazgeçilmiştir.
1960 yılında büyük bir tamirat geçiren caminin daha sonra bazı bölümlerinde bir süre müftülük hizmetleri verilmiştir. 
Cami en son 2001–2004 yılları arasında tarihi dokuya zarar vermeden boyanmış ve onarım yapılmıştır.
Caminin ta’lik hatlı mermer kitabesi kırık olduğundan tarihi tesbit edilememiştir. 
Bu kırık kitabe, bugün cami bahçesinin kuzeydoğu köşesinde durmaktadır. 
Daire planlı ve kâgir olan yapıya, geç dönem özelliği olarak, dış görünüşüne egemen olan ve kuzeybatı köşesinde dikdörtgen bir çıkma yapan ahşap hünkâr kasrı eklenmiştir. 
Hünkâr kasrı çıkmasını taşıyan, iki mermer sütunun arasına, daha sonra iki adet kare kesitli ahşap sütun yerleştirilmiştir. 
Ana mekân, yüksek ve yuvarlak bir kasnağa oturan, içeriden sıvalı, dışarıdan kurşun kaplı bağdadi bir kubbe ile örtülmüştür. 
Kâgir duvarlarda iki sıra halinde dikdörtgen açıklıklı pencereler yer almakta, alttakiler, II.Mahmud döneminde sıkça görülen, baklava taksimatlı ve pullu şebekelerle donatılmış bulunmaktadır. 
Harimin cümle kapısı kuzeyde, mihrap ekseninde yer almakta ve kapalı son cemaat yerine açılmaktadır. 
Daire planlı ana mekân, alışılmış cami tiplerinden farklıdır. 
Pencere aralarındaki sekiz çift bağdadi pilastr, kubbe eteğine kadar devam etmektedir. 
Eteğinde geniş bir silmenin dolaştığı kubbenin iç yüzeyi kartonpiyer tekniğinde yapılmış, ampir üslubunda süsleme grupları ile bezenmiştir. 
Merkezde, avizenin asılı olduğu yuvarlak madalyon şeklindeki göbek içinde, yapraklardan ve çiçeklerden oluşan sekiz kollu bir süsleme görülmektedir. 
Geri kalan yüzey, çift plastrların hizasında bulunan birer çift silme ile sekiz dilime ayrılmıştır. 
Silmeler arasında, kubbe merkezine doğru gittikçe daralan sekiz adet dikdörtgen bölüm içinde, yaprak dolgulu oval süsleme grupları yer alır. 
Bu dilimlerin eteğinde çelenk motifleri, merkeze bağlanan kısımlarında ise perde motifleri bulunmaktadır.
Aynı perde motifleri mihrabın üzerinde de görülür. 
İki yandan ahşap pilastralarla sınırlanan mihrabın yanlarında, ampir üslubu ile uyumlu, cami ile yaşıt pirinç şamdan durmaktadır. 
Ahşap minber, iki tarafındaki plastralar ve eğri çizgilerden oluşan tepeliği ile aynı üslubun egemenliğini vurgulamaktadır. 
Caminin kuzeybatı köşesinde, hünkâr kasrı çıkmasının altındaki kapıdan, hünkâr kasrının zemin kat sofasına girilir. Güney yönünde bir odanın bulunduğu bu sofadan merdivenle üst kata çıkılır. 
Hünkâr mahfili ile bağlantılı üst kat, bir sofa, iç içe iki oda ve bir abdestlikten oluşmuştur. 
Harim yönünde dışbükey bir çıkma yapan hünkar mahfili ahşap karkaslı, ajurlu madeni şebekelerle kapatılmıştır. 
Karkasın üzerinde, marköteri tekniğinde, II.Mahmud döneminde çok sık görülen çubuk biçiminde ve oval kakmalar bulunmaktadır. 
Son cemaat yerinin üstünde büyük bir mahfil, kuzeydoğu köşesinde ise hünkâr mahfilinin simetriği olan ve aynı biçimde bir çıkma ile donatılmış ancak şebekesiz müezzin mahfili bulunmaktadır. 
Caminin kuzeydoğu köşesinde kesme taş minarenin kare kaidesi gövdeye kadar yükselmektedir. 
Pabuç kısmı olmaksızın kalın bir simitle başlayan silindir gövdeli minarenin şerefesinin altına madeni akantus yaprakları aplike edilmiştir. 
Sekizgen yıldızlarla süslü şerefe korkuluklarının alt kısmına girland kabartmaları yerleştirilmiştir. 
Çıkmaz sokağın kuzeyinde, eskiden şadırvanın olduğu yerde halen tuvaletler ve abdest alma mekânı bulunmaktadır.
Asariye Câmii, toplam 820 m²lik alanda, 220 m² iç alana sahiptir. 
Caminin daire plânlı kâgir ibadet mekânı (harim) tek kubbe ile örtülüdür. 
Asariye Câmii ahşap bir hünkâr mahfili, yine ahşaptan müezzin mahfili ile kadınlar mahfili ve kare kesitli yüksek bir kaidenin üzerine inşa edilen kesme taştan ve tek şerefeli minareli bir yapıdır.
Caminin iki giriş kapısı vardır. Birisi batı tarafından ve doğrudan Hünkâr mahfiline girilen kapı, diğeri ise caminin kuzeyinde bulunan Asariye Çıkmazından girilen küçük bir taşlıktan sonra açılan etrafı ahşap söveli iki kanatlı bir kapıdır. 
Caminin cümle kapısı olan bu kapıdan son cemaat yeri diyebileceğimiz mahfillere geçişi sağlayan bir ara mekâna girilir.
Son cemaat yeri, 15x3 ebadında hilâl şeklinde bir görünüm arz etmektedir.
Doğu ve batı tarafından açılan kapılarla üst mahfilere geçiş sağlanmaktadır. 
Tavanı ve taban ahşaptır. 
Kuzey cephe duvarında iki, doğu cephe duvarında ise üç adet dikdörtgen söveli, ahşap, demir parmaklıklı beş adet penceresi bulunmaktadır. 
Duvarları sade boyalı olup, duvar altları 125 cm yüksekliğinde ahşap lambri ile kaplanmıştır.
Son cemaat yerine kaim bu ara mekândan mihrap ekseninde açılan ahşap söveli, iki kanatlı dikdörtgen plânlı bir kapı ile harime girilir.
 Daire plânlı ana mekân, alışılmış cami plân tiplerine aykırı, şaşırtıcı bir görünüm arz eder. Harimin üzeri, yuvarlak ve yüksek bir kasnağa oturan, içerden sıvalı, dışardan kurşun kaplı sekiz dilimli bağdadi bir kubbe ile örtülüdür. 
Yan yana sıralanan sekiz çift duvar payesi ile değişik ve İstanbul’da çok sık görülmeyen bir mimari ifade taşıyan mekân duvarlarındaki bu bölümler, kubbede de devam etmektedir. Kubbe yüzeyi ortadaki dairenin çevresinden sekiz bölüme ayrılmış ve orta daire ile bölümler ahşaptan yapılan ve yüzeye tespit edilen yapraklı çelenk ve kurdelelerle Türk Ampir üslubuna göre süslenmiştir.
Daire şeklindeki harim duvarlarında çift sıra pencereler bulunmaktadır. 
Bu pencereler, dikdörtgen söveli, ahşap doğrama ve alt sıradakiler demir parmaklıklıdır. Harim duvarlarında bulunan pencerelerin sayısı 13 adet olup bunlardan ötekilere nazaran daha küçük olan bir tanesi mihrabın üstündedir. 
Ayrıca harim kapısının iki tarafında aynı özelliğe sahip dar ve uzun dört penceresi daha vardır.
Harim duvarları açık mavi, duvar payeleri ise beyaz renkte boyalı olup ikinci (üst) sıra pencere arasındaki boşluklarda duvar payelerinin arasında Hulefa-i Raşidin’in isimlerinin yazılı olduğu daire şeklinde ahşap kesme –kabartma levhalar bulunmaktadır.
İki yandan ahşap plastrlarla sınırlanan mihrabın yanlarında ampir üslubu ile uyum içinde, cami ile yaşıt dört adet pirinç şamdan bulunmaktadır.
Ahşap minber, iki yandan plastrlar ve eğri çizgilerden oluşan tepeliği ile aynı üslubun egemenliğini vurgular. 
Minber, ahşap süslemeleri ve külah alemi ile tipik bir Sultan II. Mahmud dönemi eseridir. Vaaz kürsüsü de ahşaptır.
Harim, kubbeden zemine süzülen tek ve zarif bir avize ile aydınlatılmaktadır. 
Tabanı da, ahşapla döşeli olan harim, yeşil zemin üzerine bordo kuşaklı halı ile döşenmiş olup, cami doğalgaz ile ısıtılmaktadır.
Girişi, yapının kuzeybatısından olan ve caminin kuzeybatı köşesinde son cemaat yerinin üstünde dikdörtgen bir çıkma ile Hünkâr Kasrı (mahfil) bulunmaktadır.
Batıda Asariye Caddesi’ne açılan Hünkâr Mahfili, sütunlu girişi ve üzerinde yer alan çıkması ile yapıyı değerlendirmektedir.
Cephe, yanlarda alt ve üstte ikişer, çıkmada üç pencere ile belirli bir mimari ifade taşımaktadır.
Caminin kuzeydoğu köşesinde ise hünkâr mahfilinin simetriği olan ve aynı biçimde bir çıkma ile donatılmış, ancak şebekesiz müezzin mahfili bulunmaktadır.
Caminin kuzeybatı cephesinde bulunan iki katlı Hünkâr Mahfilinin girişi, Asariye Caddesinden girilen avludan açılan iki kanatlı dikdörtgen plânlı ve ahşap söveli, ahşap bir kapı iledir. Girişte bir salon, sağında bir oda, kapının tam karşısında son cemaat yerine ve müezzin mahfiline geçişi sağlayan bir kapı ile girişin sol tarafından üst kata çıkan geniş ahşap merdivenler bulunmaktadır. 
Giriş kattaki bölümlerin tavanları ahşap, cephe duvarları sade boya ile boyalı olup, dokuz adet dikdörtgen plânlı ahşap, demir parmaklıklı pencere ile aydınlık almaktadır.
Ahşap korkuluklu, geniş ahşap merdiven boşluğunun iki cephe duvarından birinde besmele, öbüründe ise “ Ve hüve ala külli şey’in Kadir” yazısı bulunmaktadır. 
Duvarları ortasından motifli bir renkli kuşakla bölünmüş olup alt tarafı açık mavi üst tarafı ise beyaz renkte boyalıdır.
Yazıların çevresi büyük bir dikdörtgen şeklinde aynı kuşakla çevrelenmiş olup nefis bir tablo görünümü vermektedir.
Merdiven başında 4x4 ebadında bir sahanlık bulunmaktadır. 
Bu bölüm dikdörtgen plânlı, tavanı ve tabanı ahşap ve duvarları sade boya ile boyalıdır. 
Burası oldukça yüksek bir pencere ile aydınlık almaktadır.
Bu mekândan kıble istikametindeki duvardan açılan bir kapı ile aynı özellikli ve dört pencere ile aydınlık alan bir odaya geçilir. 
Bu ikinci odanın doğu duvarının arka tarafından açılan başka bir kapı ile de Hünkârın namaz kıldığı bölüme Hünkâr Mahfiline girilir.
4x4 ebadında bulunan Hünkâr Mahfilinin geçmişte nasıl olduğunu bilemediğimiz tavanı bu gün için alçıpen kaplı, duvarları açık mavi renkte boyalıdır. 
Hünkâr Mahfilinin harime bakan yüzü bir cumba şeklinde çıkıntı yaparak harime taşmaktadır. 
Bu cephe, ahşap bir çerçeve içerisinde altın sarısı renge boyanmış metal işçiliğinin mahir ellerle işlenen ustalığının örneği bir metal panjurla örtülüdür.
Girişi, son cemaat yerinin doğu tarafından dar ve ahşap merdivenlerle olan müezzin mahfili, tamamen ahşap,4x4 ebadında aynı özellikli beş pencere ile aydınlık alan ve harime bakan yüzü ahşap bir cumba ile taşkındır. 
Minareye giriş kapısı da bu bölümün kuzey duvarından açılmaktadır.
İkinci katta bulunan Hünkâr Mahfili ile müezzin mahfiline geçişi sağlayan bir bölüm bulunmakta olup, bu mekân üç pencere ile aydınlık almakta ve harime bakan yüzü bombeli bir şekilde ahşap panjurla örtülüdür.
Caminin kuzeydoğu köşesindeki silindirik gövdeli kesme taş minarenin kare dairesi, gövdeye kadar yükselir. 
Minarenin şerefesinin altına kadar madeni akantus yaprakları aplike edilmiştir. 
Sekizgen yıldızlarla süslü şerefe korkuluklarının alt kısmına girland kabartmaları yerleştirilmiştir.
Minarenin kesme taş yuvarlak gövdesinin üstünde yivli bir bilezik bulunmakta, peteğin en üst kısmında da bir yıldız dizisi görülmektedir. 
Minarenin en dikkat çekici tarafı Mevlevi Sikkesi şeklinde olan boğumlu külahıdır.
Bu caminin minaresi Sultan Abdülaziz ve Sultan Abdülhamid devirlerinin minare mimarisi karakterine uygun olarak yabancı menşe’li tezyinat ile kaplıdır.
Caminin, Asariye Çıkmazında iki katlı bir binası lojman olarak kullanılmakta olup abdest alma yerleri ve tuvaletleri de alt kattadır.
Mülkiyeti Vakıflar İdaresine ait olan caminin bir imam kadrosu vardır. 
Bir imam hatibin görev yaptığı camide vakit namazlarda 20–25, Cuma ve Bayram namazlarında 250–300 cemaat olmaktadır. 
Camide hanımların namaz kılabileceği bölüm mevcuttur. 
Yaz Kur’an Kurslarında 15–20 öğrenci bulunmaktadır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder