Mescid-i Kû', Tâif, Suûdî Arabistan (2025 Haziran)
Mescid-i Kû’(مسجد كوع), Suûdî Arabistan'ın Taif Şehri'nde bulunmaktadır.
Mescid-i Kû', Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in Taif halkı tarafından taşlanıp eziyet gördükten sonra sığındığı ve dinlendiği yere yakın bir alanda inşa edilmiştir.
Bazı kaynaklarda bu mescidin eski adı olarak “Mescidü’l-Mevkıf” (durak/istirahat yeri mescidi) diye de zikrolunur.
2003 yılına kadar ayakta duran “Osmanlı eseri” eski mescid yıkılıp yerine taştan basit bir mescid inşa edilmiştir.
Mescid günümüzde (2025) ibadete kapalıdır.
Vahhâbî Suûd rejimi tıpkı Mescid-i Harâm ve Mescid-i Nebevî de olduğu gibi, buraya girişleri de kısıtlamıştır.
Ancak müslümanlar duvarların, demir parmaklıkların üstünden atlayarak mescidde namaz kılmaya gayret göstermektedirler.
Mescid, Taif'e gelen Müslüman ziyaretçilerin (özellikle Hac ve Umre ziyaretleri esnasında) uğrak noktalarından biridir.
Bu mescid, Peygamber Efendimizin çektiği sıkıntıları, gösterdiği sabrı ve Allah'a olan tevekkülünü hatırlatan hüzünlü ve manevi bir mekandır.
Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem, Taif halkından taşlanmaya maruz kalıp sığındığı Hz. Addâs'ın bağında biraz dinlenip sükûn bulduktan sonra, yarasını temizleyip abdest almış, ardından Kû' Mescidi'nin bulunduğu kayalık bir yerde da iki rekat namaz kılmıştır.
Bir kayanın dibinde kolunu bir kayanın üstüne yaslaması neticesinde Efendimizin kolunun izinin taşa çıkmıştır.
Bu sebepten mütevellid, mescide Mescid-i Kû' ismi verilmiştir.
Kû' kelimesi, Arapça'da dirsek manasına gelir.
Peygamber Efendimiz namazdan sonra o meşhur, hüzünlü münacatını (duasını) Rabbine arzetmiştir.
Meali dahi insanı huşû ve huzûa getiren bu münâcatta, Nebiyy–i Zîşan, bir "Abd-i Âciz" olarak Kadîr-i Rahîm’e şöyle seslenmiştir:
“Allahım! Gücümün zayıflığını, tedbirimin azlığını, halk nazarında hakîr görülüşümü sana arz ve şikâyet ediyorum.
Yâ Erhame’r–Râhımîn! Zayıf düşenlerin Rabbi Sensin! Benim Rabbim Sensin!
Sen beni kime bırakıyorsun? Senden uzak olan ve beni gördükçe suratını asan kimselere mi?
İşimi eline verdiğim düşmana mı?
Eğer Senden bana karşı bir azap yoksa, hiç gam çekmem.
Senin af ve mağfiretin, benim için, gazabından daha geniştir.
Senin üzerime gazab indirmenden, yahut gazabının üzerimde yerleşmesinden, Senin karanlıkları aydınlatan, dünya ve âhiret işlerini düzene koyan Vechinin Nuruna sığınırım!
Herşey Senin rızan içindir ve bütün güç, kuvvet de Sendedir, Senin Elindedir!”

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder