Günümüzde asma dalları ile bezeli sütunlar Şanlıurfa Müzesi’nde teşhir edilmektedir.
İbni Şeddat’ın da belirttiği gibi dördüncü sahının 1174’de Nureddin Mahmud bin Zengi tarafından camiye eklenmiş olması kuvvetle muhtemeldir.
Burada bulunan sütun ve sütun başlıkları da XII.yüzyıl İslam sanatı özelliklerini taşımaktadır.
Caminin ibadet mekânına on dokuz merdivenli kapıdan girilmektedir.
Asıl giriş kapılarından en genişi orta kapıdır.
Bu kapının kemeri günümüze kadar gelebilmiştir.
Mihrap giriş ekseninden batıya kaymıştır.
Dr. Nureddin Yardımcı, yapmış olduğu kazıda mihrabın yanında sokağa açılan merdivenli bir kapı ile yanında iki odayı meydana çıkarmıştır.
Ulu Caminin en büyük özelliklerinden birisi de mihrap yanındaki kapı ve yanındaki odalardır.
Bu özel kapıdan Sultan ve imam daha emniyetli olarak içeri girdikleri, yandaki odaların da onlara ait olması kuvvetle muhtemeldir.
Bu tür bir uygulama Anadolu camilerinde tek örnek olarak Harran’da karşımıza çıkmaktadır.
Avlunun kuzey duvarının doğusunda minare bulunmaktadır.
Avlunun kuzey duvarının doğusunda minare bulunmaktadır.
Dr. Nureddin Yardımcı’ya göre minare 5.20x5.20 m. ölçüsünde kare gövdeli olup, yüksekliği 33.00 m.dir.
Bunun 22 m’lik kısmı düzgün kesme taştan, arta kalanı da tuğladan yapılmıştır.
İçerisindeki merdivenler restorasyon çalışmaları sırasında Dr. Nureddin Yarımcı tarafından orijinaline uygun olarak yenilenmiştir.
Minarenin üst kısmı yıkıldığından şerefesini ne şekilde olduğu anlaşılamamıştır.
Caminin revaklı avlusunun ortasında kesme taştan içeriye doğru basamaklı bir havuz ve fıskiye bulunmaktadır.
Caminin revaklı avlusunun ortasında kesme taştan içeriye doğru basamaklı bir havuz ve fıskiye bulunmaktadır.
Şadırvanın su kanalları ile tahliye kanalları günümüze kadar gelmiştir.
Ayrıca avlunun kuzey batı tarafında da geniş ve oldukça derin bir su kuyusu bulunmaktadır.
Avlunun doğu ve kuzey duvarı dışında 1976 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan tuğla duvarlı küçük hücrelerin medrese odaları olduğu sanılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder