Ulu Camii, İpekyolu, Van
Ulu Camii, Van'ın Merkez İpekyolu İlçesi'nde Tebriz Kapı ile İskele Kapı arasında yer almaktadır.Caminin kitabesi günümüze gelemediğinden inşa tarihi kesinlik kazanamamıştır.
Bugün oldukça harap olan eseri, 1913'deki W. Bachman'ın fotoğraf ve çizimleri ile 1970-1971 sezonlarında Prof. Dr. Oktay Aslanapa'nın yapmış olduğu kazılarda elde edilen buluntularla tanımak mümkün olmuştur.
Bununla beraber mimari üslubundan XI.-XII.yüzyıl eseri olduğu ileri sürülmüştür.
Bazı araştırmacılar da XIII.-XIV. yüzyılda yapıldığını belirtmişlerdir.
İçerisi zengin çini dekorları ile süslü olan bu eserde İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Oktay Aslanapa 1970–1971 yılında kazı çalışmaları yapmıştır.
Bu çalışmalarla karanlıkta kalan noktalar aydınlanmıştır.
Buna göre XIV. yüzyılın başlarına tarihlendirilmesinin daha yerinde olacağı anlaşılmıştır.
Ayrıca 1571 tarihli Van Vilayeti Evkaf Tahrir Defterinde de bu yapıdan Cami-i Kebir olarak söz edilmiştir.
Bazı kaynaklarda caminin Ahlatşahlardan I.Sökmen (1100–1112) veya II. Sökmen (1128–1185) zamanında yapıldığı ileri sürülmüştür.
Duvarların alt kısımlarında kesme taş, üst kısımları ile örtü sistemlerinde, kemerlerde tuğla kullanılmıştır.
Cami mihrap önü kubbeli, çok payeli, dikdörtgen planlı camiler grubundandır.
İbadet mekânına kuzey yönüne eklenen Osmanlı dönemine ait bir bölümden girilmektedir.
Orijinal giriş kapısı geniş kitabe kuşakları ve kademeli kemerlerin çevrelediği görkemli bir görünümdedir.
İç mekânın iki sıra halinde on sütun, mihrap önünde beş kalın payenin taşıdığı kubbeli bir bölüm olduğu anlaşılmıştır.
Bu kubbeli bölümün dışında kalan bölümler çapraz tonozlarla örtülmüştür.
İbadet mekânı içerisindeki payeler birbirlerinden farklı durumdadır.
İç mekânda çok sayıda bezeme elemanlarına, ştuk parçalarına, mukarnaslara, tuğla süslere, bitkisel bezemelere toprak dolgularda rastlanmıştır.
Mukarnaslı mihrap cephesinde, mihrabın üzerinde örgülü kufi kitabe kuşağına, plastik bitkisel motiflere rastlanmıştır.
Burada yer yer de çini bezemeler ile karşılaşılmıştır.
Bunların bir bölümü Van Müzesi’nde bulunmaktadır.
Caminin kuzeybatı köşesinde tuğladan silindirik kalın gövdeli minarenin şerefesinden sonraki bölüm yıkılmıştır.
Minare kaidesi üç kademe halinde olup, yukarıya doğru daralmaktadır.
Bugün oldukça harap olan eseri, 1913'deki W. Bachman'ın fotoğraf ve çizimleri ile 1970-1971 sezonlarında Prof. Dr. Oktay Aslanapa'nın yapmış olduğu kazılarda elde edilen buluntularla tanımak mümkün olmuştur.
Bununla beraber mimari üslubundan XI.-XII.yüzyıl eseri olduğu ileri sürülmüştür.
Bazı araştırmacılar da XIII.-XIV. yüzyılda yapıldığını belirtmişlerdir.
Ulu Camii, İpekyolu, Van
İlk kez Bachmann’ın yayınladığı plan ve resimlere göre; 9 m. çapında mihrap önünde kubbesi olan beş payeli bir camidir. İçerisi zengin çini dekorları ile süslü olan bu eserde İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Oktay Aslanapa 1970–1971 yılında kazı çalışmaları yapmıştır.
Bu çalışmalarla karanlıkta kalan noktalar aydınlanmıştır.
Buna göre XIV. yüzyılın başlarına tarihlendirilmesinin daha yerinde olacağı anlaşılmıştır.
Ayrıca 1571 tarihli Van Vilayeti Evkaf Tahrir Defterinde de bu yapıdan Cami-i Kebir olarak söz edilmiştir.
Bazı kaynaklarda caminin Ahlatşahlardan I.Sökmen (1100–1112) veya II. Sökmen (1128–1185) zamanında yapıldığı ileri sürülmüştür.
Ulu Cami, İpekyolu, Van
Prof. Dr. Oktay Aslanapa’nın yaptığı kazılar sonucunda yapının kesme taş, tuğla ve moloz taştan dikdörtgen planlı olduğu anlaşılmıştır. Duvarların alt kısımlarında kesme taş, üst kısımları ile örtü sistemlerinde, kemerlerde tuğla kullanılmıştır.
Cami mihrap önü kubbeli, çok payeli, dikdörtgen planlı camiler grubundandır.
İbadet mekânına kuzey yönüne eklenen Osmanlı dönemine ait bir bölümden girilmektedir.
Orijinal giriş kapısı geniş kitabe kuşakları ve kademeli kemerlerin çevrelediği görkemli bir görünümdedir.
İç mekânın iki sıra halinde on sütun, mihrap önünde beş kalın payenin taşıdığı kubbeli bir bölüm olduğu anlaşılmıştır.
Bu kubbeli bölümün dışında kalan bölümler çapraz tonozlarla örtülmüştür.
İbadet mekânı içerisindeki payeler birbirlerinden farklı durumdadır.
İç mekânda çok sayıda bezeme elemanlarına, ştuk parçalarına, mukarnaslara, tuğla süslere, bitkisel bezemelere toprak dolgularda rastlanmıştır.
Mukarnaslı mihrap cephesinde, mihrabın üzerinde örgülü kufi kitabe kuşağına, plastik bitkisel motiflere rastlanmıştır.
Burada yer yer de çini bezemeler ile karşılaşılmıştır.
Bunların bir bölümü Van Müzesi’nde bulunmaktadır.
Caminin kuzeybatı köşesinde tuğladan silindirik kalın gövdeli minarenin şerefesinden sonraki bölüm yıkılmıştır.
Minare kaidesi üç kademe halinde olup, yukarıya doğru daralmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder