Günümüzde çevresindeki yol sebebiyle çukurda kalan caminin beden duvarları ile minaresi yükseltilmiştir.
Eski fotoğraflarda minaresinin oldukça güdük olduğu görülmektedir.
Bugün önceki minareye göre yüksek bir tuğla kaide üzerinde silindirik gövdeli olarak yükseltilmiştir.
Duvarlar üzerinde düzenli sıralar halinde pencereler açılarak içerisi iyi bir şekilde aydınlatılmıştır.
İbadet mekânı 30.00x40.00 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, XIII.yüzyıl Selçuklu plan şemasına uygun bir şekildedir.
Mihrap duvarına enine gelişen plan şekliyle orta sahın daha geniş tutulmuştur.
Mihrap duvarına dik olan yedi nef birbirlerine kemerlerle bağlanan örtü sistemi altında üç koridor halindedir.
Girişten sonraki yan mekânlar çapraz tonozlarla, mihrap duvarına bitişik nef beşik tonozla örtülmüştür.
Giriş ile mihrabı birleştiren eksen üzerinde üç sahın boyunca üç kubbe camiin planına ilginç bir görünüm vermektedir.
Günümüzde sıva ile örtülü iç mekanda XIX.yüzyılın barok üslupta bezenmiş mihrabının altında orijinal mihrap bulunmaktadır.
Orijinal mihrap Anadolu Selçuklu sanatının en eski örneklerindendir.
Firuze, mor çinilerin oluşturduğu geometrik kompozisyonlu çerçeve ile çevrili mihrapta firuze,lacivert renkte çinili ve rumi kompozisyonlu ikinci bir çerçeve görülmektedir.
İplikçiler Camii, günümüze orijinal şekliyle gelememiş, değişik zamanlarda tadilattan geçirilmiştir.Ahmed Eflaki’nin “Ariflerin Menkibeleri” isimli eserinde bu caminin inşası ile alakalı bazı bilgiler bulunmaktadır.
“ Seyyid Selahaddin bir gün Konya’ya geldi.
Ebülfazl Mescidinde Cuma namazında bulundu.
O gün Mevlana hazretleri vaaz ediyordu.”
Bu sözlerden caminin XIII. yüzyılın ortalarında önemli bir dini merkez olduğu anlaşılmaktadır.
Günümüzdeki mihrabın altında bulunan mozaik kakmalı mihrap, XIII.yüzyılın başlarına tarihlendirilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder