Camiin iki ilavesi zamanla yıkılmış, Sultan Hamid döneminde yeniden ve çatılı olarak yapılmıştır. Bu nedenle bu iki bölümün kubbeli olup olmadığı bilinmektedir. Ancak ilk kısım kubbelidir ve son cemaat yerinde de iki kubbesi bulunmaktadır. E. Hakkı Ayverdi’nin verdiği bilgilere göre, yıkılan revakı 1959 – 1960 yıllarında yapıldı. Minare 1956 zelzelesinde yıkıldı ve yeniden yapıldı. Revak ve pencerelerin bozuk yerleri ince kesme taşla örülmüştür. Asıl taşlar moloz iken, tamirleri kesme taşla yapılmıştır ki, Ayverdi bunu “fuzuli ve manasız bir garibe” olarak değerlendiriyor ve şöyle diyor”… bir kere olandan fazlaya gitmek, aslı bozmaktır; kaldı ki eğer para ve imkan bu kadar bolsa, onu yerine sarf etmek gerektir; yersiz ve ezber gösterişe değil, Yine bu tamirde yapılan revakın iç yüzünü murçla işlenmiş kaba bir halde ve sıvasız bırakmışlar; son derece çirkin görünmektedir. Cami tamamen moloz taşıyla yapılmıştır. Mihrap pek sivridir. Kubbe baklavalı bir kuşağa oturur. İlave ile asıl arasına ikişer küsür metrelik iki geçit açılmıştır. İki sahn seviyeleri arasında 1,30 metre kadar fark vardır”.
Hoca Hayreddin’in kabri mihrabın arkasında bulunmaktadır. Çok güzel yazısı olan muhteşem mezar taşında “Hü-Ebu’l Feth Sultan Muhammed Han Hazretlerinin üstadlarından Sahibu’l hayrat ve’1-hasenat merhum ve mağfur Hoca Hayreddin hazretlerinin ruhuna el-fatiha. Sene 880” ibareleri okunmaktadır. Yanındaki daha küçük taşta ise “Ya Hu, Hoca Hayreddin Efendi hazretlerinin gelini ve mihrab-ı salis sahibesi merhumenin ruhuna lillahil-fatiha 880” yazılıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder