Tıbbın babası sayılan Hipokrat’in, öğrencilerine altında ders verdiği ileri sürülen 14 m çapında devâsa bir gövdeye sahip çınar ağacının gölgelediği geniş meydanda bulunan Cezayirli Gazi Hasan Paşa Camii, 1190 (1776) yılında Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafindan inşa ettirilmiştir.
Cami oniki kemer üstüne oturtulmuş olan bir revak ve namaz lıktan ibarettir.
Revaka, minare yanındaki merdivenden, harime de ön cephedeki merdivenlerden doğruca girilir.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa (Lonca) Camii'nin Şadırvanı, İstanköy, 12 Adalar, Yunanistan
Cami avlusunda, Hipokrat çınarı yanında, başları işlemeli 6 mermer sütun üzerine oturtulmuş kubbesiyle hemen dikkatleri üzerine cekecek kadar güzel 6 köşeli bir şadırvan bulunmaktadır.Şardırvanın 12 yüzlü olan mermer su deposunun her yüzüne selvi ağaçları kazınmıştır.
Bu tarz, Rodos’taki şadırvanlarda görülen işlemenin aynıdır.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa (Lonca) Camii, İstanköy, 12 Adalar, Yunanistan
Caminin tek şerefeli ince, zarif minaresi yanından 1. kattaki geniş revaka girilir.Ahşap tavanın harap olan revak’dan namaz kılınan harime geçilir.
Kapı üzerindeki, geçme mermer kemerin altını süsleyen, Türk-Osmanlı hüsn-ü hat sanatının güzel eserlerinden biri olan yazıtta: “Selâmün aleyküm tibtum fedhulûhâ hâlidin" yazmaktadır.
Bir âyet olan bu sözlerin dilimizdeki anlamı: “Selâmün aleyküm, ölümsüzleşmek için içeriye girin”dir.
Ahşap olan döşemeler tamamen çürümüş ye parçalanmıştır.
Türk ağaç işçiliğinin nefis bir örneğini teşkil eden müzeyyen tavan tam bir perişanlık içinde ve çökmek üzeredir. Bu çöküşü geciktirmek için muhtelif yerlere dayanaklar ve mertekiler konmuştur.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa (Lonca) Camii, İstanköy, 12 Adalar, Yunanistan
Cami içinin yıkılmaya yüz tutmuş olmasına rağmen mermer oymacılığının nefis bir örneği olan mihrâbı, bütün güzelliği ile yerinde durmaktadir.Üzerinde: “Küllemâ dehalâ aleyhâ Zekeriyya’l-mihrâb-1190” (1776) yazmaktadır.
Hariminin bütün pencereleri, daha ilk girildiğinde insanı etkileyen bir tarzda renkli camlarla süslenmiş ve bu camların üzerlerinde, herbiri ayrı ayrı bir sanat eseri olan yazılar oyma şeklinde işlenmiştir.
Bunlardan birisi şöyledir: “Hüseyin Radiyallahü taâlâ anh 1290” (1873), bir diğerinde ise: “Osman Radiyallâhu taâlâ anh” yazılıdır.
Üzerlerindeki tarihten bu vitraylarin, caminin inşa edildigi tarihtekiler olmadığı, bunların inşaadan tam yüzyıl sonra yapıldığı anlaşılmaktadır.
Türk Vakıf idaresi ile yapılan görüşmede, bu camii’in restorasyonu için ön çalışmaların yapıldığı, Yunan Hükümeti’nden gerekli izinlerin alımasını müteakip restorasyon çalışmalarına başlanılacağı konusunda sevindirici bir bilgi alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder