Mevlânâ Müzesi'ndeki Mescid'in Mihrabı
Dahil-i Uşşâk’ın kuzeyindedir.Semahâne ile müşterek yapılmıştır.
Her ikisi de Kanuni Sultan Süleyman zamanına tarihlenir.
Üzeri yüksek geniş ve ferah bir kubbeyle örtülüdür.
Mermer kürsüsü, mihrabı, kârgir müezzin mahfili dikkati çekecek zerafettedir.
Günümüzde Sakal-ı Şerif, nâdide yazma eserler ve müzelik değeri büyük olan eşyalar sergilenmektedir.
Mevlânâ Dergâhı'nın Mescidi, Semahane ile birlikte 16.asırda yapılmıştır.
Mescidin doğusunda Semahane, güneyinde Huzur-ı Pîr (Horasan Erleri), kuzeyinde Valideler Mezarlığı, batısında ise Son Cemaat Mahalli yer alır.
MESCİD, kelime olarak "secde edilen yer manasına gelir."
Caminin küçüğüdür diyenler varsa da, mescidlerde Minber olmadığı için Cuma Namazları kılınamaz.
Bu sebeple Mescidi, "Kurum, kuruluş, mahalle, köy veya askeri birliklerde bulunan az sayıdaki müslüman cemaatin ibadet etmeleri için, çoğunlukla da ahşaptan yapılan ibadethanelerdir." diye tarif edebiliriz.
Bir ibadethaneye minber ilave edilip camiye dönüştürülmesi, geçmişte padişahlık makamının iznine tabi idi.
Bu izni almak da oldukça zordu.
Örnek verirsek, 13.asırda, Selçuklular zamanında, Konya'da 300 adet mescide karşılık, yalnızca 7 adet cami vardı.
Günümüzde mescidlerin tamamına minber ilave edilmiş, yine bu ibadethanelere mescid denilmesine rağmen, Cuma namazı kılınır hale getirilmiştir.
Üzeri yüksek geniş ve ferah bir kubbeyle örtülüdür.
Mermer kürsüsü, mihrabı, kârgir müezzin mahfili dikkati çekecek zerafettedir.
Günümüzde Sakal-ı Şerif, nâdide yazma eserler ve müzelik değeri büyük olan eşyalar sergilenmektedir.
Mevlânâ Dergâhı'nın Mescidi, Semahane ile birlikte 16.asırda yapılmıştır.
Mescidin doğusunda Semahane, güneyinde Huzur-ı Pîr (Horasan Erleri), kuzeyinde Valideler Mezarlığı, batısında ise Son Cemaat Mahalli yer alır.
MESCİD, kelime olarak "secde edilen yer manasına gelir."
Caminin küçüğüdür diyenler varsa da, mescidlerde Minber olmadığı için Cuma Namazları kılınamaz.
Bu sebeple Mescidi, "Kurum, kuruluş, mahalle, köy veya askeri birliklerde bulunan az sayıdaki müslüman cemaatin ibadet etmeleri için, çoğunlukla da ahşaptan yapılan ibadethanelerdir." diye tarif edebiliriz.
Bir ibadethaneye minber ilave edilip camiye dönüştürülmesi, geçmişte padişahlık makamının iznine tabi idi.
Bu izni almak da oldukça zordu.
Örnek verirsek, 13.asırda, Selçuklular zamanında, Konya'da 300 adet mescide karşılık, yalnızca 7 adet cami vardı.
Günümüzde mescidlerin tamamına minber ilave edilmiş, yine bu ibadethanelere mescid denilmesine rağmen, Cuma namazı kılınır hale getirilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder