17 Temmuz 2010 Cumartesi

Gazi Süleyman Paşa Camii, Gelibolu, Çanakkale

 Gazi Süleyman Paşa Camii, Gelibolu, Çanakkale
Gazi Süleyman Paşa Camii, Çanakkale'nin Gelibolu İlçesine bağlı Bolayır köyünde yer almaktadır.
Orhan Gazi devrinde, Rumeli fatihi Gazi Süleyman Paşa tarafından 1385’de yaptırılmıştır.
Cami 1676 ve 1889 yıllarında tamirat görmüştür.
Cami dikdörtgen planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür.
Son cemaat mahallinden yüksek yuvarlak kemerli üç kapı ile içerisine girilmektedir.
İbadet mekanı sekizi altta, altısı üstte olmak üzere sivri kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır.
Caminin Mihrab ve Minberi
Caminin mermer mihrabı üzerinde altın yaldızlı bir kitabe yer almaktadır.
Mihrap ve batı duvarı orijinalliğini korumakla beraber, ilk yapılışındaki hususiyetleri taşımamaktadır.
Caminin kuzeybatı köşesindeki minaresi kesme taştan yapılmış olup, tek şerefelidir.
Ayrıca minare çeşitli geometrik motiflerle bezenmiştir.
Gelibolu`da Osmanlıdan günümüze kalan ender eserlerden birisidir.
Halk arasında Büyük Camii diye de zikrolunmaktadır.
Süleyman Paşa Vakfiye Defterinde “Cami-i Hüdavendigar” diye geçmektedir.
1385 yılında Murat Hüdavendigar tarafından yaptırılmıştır.
Mimarı; Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa`dır.1676,1891 ve 2006 yıllarında tamirat görmüştür.
Kuzey kapısının üzerindeki kitabede:
“Şehzade Cennet Mekan Gazi Süleyman ismine
Bu mabedi inşa olup oluştu ümmet müstefid”
diye başlayan ve beş beyitten oluşan bir yazı bulunmaktadır. 
Caminin İkinci Katı
Doğu-batı ve kuzey istikametinde olmak üzere üç adet kapısı bulunmaktadır.
19. yüzyıl II. Abdülhamid devrinde yapılan tamiratta her üç kapının önüne sütun üzerine kesme işlemeli kemerli girişler yapılmıştır.
Sütunlar üzerinde elektrik devir üslubunda işlenmiş başlıklar bulunmaktadır.
Kapı üzerindeki kitabeler de bu tamiratta konmuştur.
Cami dikdörtgen bir plan üzerine yapılmıştır.
31.60m. x 26.60m. =840.56 metrekare olup, alanı bahçe ile beraber takriben 2500 metrekare’dir.
On adet sütuna dayanan kemerler üzerini oturtulmuş fener, camiye kubbeli hüviyeti kazandırmaktadır.
Bu fenerde bulunan kırk adet pencereye ilaveten caminin dört cephesinde bulunan altışardan yirmi dört adet, 2 x 4,5 =9m2 ebadında yuvarlak kemerli pencereler caminin gün boyu güneş ve ışık almasını sağlamaktadır.
Avrupa’da inşa edilen ilk cami ve türünün tek örneği olması hasebiyle özellik arzetmektedir.
Dış duvarlar kargirdir.
110 cm. kalınlığındaki duvarlar caminin yazın serin kışın ılık olmasını sağlar.
Caminin Mihrab ve Minberi
Cami tavanında bulunan ahşap işlemeler altın varakla işlenmiş olup, orijinalliğini muhafaza etmektedir.
Caminin kuzey batı köşesinde bulunan kesme taştan üzerinde girlant motifleri bulunan minare 1975 Gelibolu depreminde hasar görmüş, şerefeden yukarısı yeniden yapılmıştır.
Yıllar içinde 25 derece eğim saptanan minare 2006 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan restorasyonda kaide kısmına kadar sökülerek yeniden inşa edilmiştir.
Caminin doğu cephesinde bahçe duvarına gömülü bulunan abdest alma yerleri aslına uygun olarak tadilattan geçirilmiştir.
Halk tarafından yapılan şadırvan ve tuvaletler tamir edilmiş olup, bahçe ve bahçe duvarları kesme taş ile kaplanmıştır.
Caminin Tavanı 
Yoldan görülen kalın sıvalı yüzlerine bakınca, eskiliği anlaşılmayan bu camii, Orhan devri inşaatının bir çok hususiyetlerini iki arka cephesinde muhafaza etmektedir.
Cami içten içe 9,05×10,75 ebadında olup derinliği genişliğinden fazladır.
Duvarlar yanlarda 90cm ön ve arkada daha kalındır.
Cephenin kalın sıvası, revak olup olmadığını aramaya imkan bırakmıyor.
Kapı iç ve dışta, iki taşkın ayağa oturan, iki merkezli bir sivri kemer altında basit bir basık kemerden ibarettir.
Bu takın yüksek oluşundan, zaten bir revaka pek yer kalmayacağı tahmin olunabilir.
Caminin İkinci Katı
Cami sekiz altlık, altı üstlük pencere ile aydınlanır.
Bir de mahfilin hizasında düz bir üstlük pencere varsa da, sonradan açılmış olması ihtimal dahilindedir.
Cami aslında da çatılı imiş.
Şimdiki tavan yeni ve şahsiyetsiz bir iştir.
Mihrabın etraf çerçevesi bozulmuş, yalnız beş sıra istalaktitli yaşmağı kalmıştır.
Minber hendesi şekilli kabartma dolu korkuluklu, taştan oyulu mihrabcıklarla müzeyyen güzel bir parçadır.
Cami’nin mihrab ve garb duvarları, esas itibariyle, eski yüzlerini muhafaza etmektedir.
Fakat asıl mihrab duvarının şark ucu ilk şeklini gaaib etmemiş olup, iri kaba yontma taşlar arasında 2, sonra 3, sonra iki tane 1, sonra 3 ve 1-2 tuğla sırasıyla yapılmıştır.
Garb-ı cenubi duvarının köşesi ise tamir görmüştür.
Birinci ‘Umumi Harb’de gülle isabet etmiş olması muhtemeldir.
Pencere kemerleri mümasi sivri olup kemer aynası Gebze Baba Sultan ve sair yerlerdeki Orhan Devri binalarında olduğu gibi 10cm içeriye gömülüdür.
Tabi söveler de çukurda idi; fakat sonradan duvar yüzüne mermer veya köfeki söveler ve demir parmaklıklar konmuştur.
Minarenin küpten aşağısı eskidir.
Üstü Çanakkale Savaşları sırasındaki bombardımandan sonra yenilenmiştir.
Bu caminin en büyük özelliği, Osmanlı’ların Avrupa kıtasında yaptığı ilk cami oluşudur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder