Bu camiyi Beylerbeyi ve Anadolu Valisi Karagöz Ahmet Paşa başlatmış, cami, medrese ve sıbyan mektebi, Paşa’nın Şahkulu isyanında, 1511’de öldürülmesinden sonra vasiyeti üzerine eşi tarafından tamamlanmıştır.
Vakfiyesi de 1512’de düzenlenmiştir.
Caminin ikisi kuzey ve doğu kapılarında, birisi doğu kapısının yanındaki pencere alınlığında, diğeri de minberin süpürgeliğinde olmak üzere dört kitabesi varsa da bunlardan hiç biri caminin yapımı ile ilgili olmayıp onarım kitabeleridir.
Bunlardan caminin 1509-1510; 1780; 1893 yıllarında onarıldığı öğrenilmektedir.
Cami kesme taştan kare planlı olup, üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmüştür.
Eski durumunu gösteren resimlerde kubbe kasnağı üzerinde iki kademeli bir kiremit çatı olduğu görülmektedir.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 1970’li yıllarda yaptığı onarımda bu örtü kaldırılmış, son cemaat yerinde de bazı değişiklikler yapılmıştır.
Caminin kuzeyinde iki tarafında üçer odası ve bir dershanesi bulunan medresesi bulunuyordu. Günümüzde bu medrese yıkılmış ve ortadan kalkmıştır.
Caminin kuzeyinde ortada iki sütunun taşıdığı üç kemerli ve üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır.
Buradan geniş bir giriş kapısı ile ibadet mekânına girilmektedir.
İbadet mekânının üzerini örten kubbe dört yönden dışa taşkın kemerler üzerine oturtulmuştur.
Kubbeyi taşıyan pandantifler ise oldukça alçaktan başlamaktadır.
Mihrabın bir kısmı mermerdendir.
Yarımşar ongen bir niş içerisinde ve mukarnas dolguludur.
Oldukça sade bir görünümdeki mihrap yakın tarihlerde yağlı boya ile boyanarak özelliğini yitirmiştir. Minber de taştan yapılmış oldukça sadededir.
Minber de mihrap gibi yağlı boya ile boyanmıştır.
Tuğla minare, tek şerefeli ve kesme taş kaidelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder