15 Nisan 2010 Perşembe

Eski (Cami-i Atik, Ulu Camii) Cami'nin Tarihçesi, Edirne

Eski (Cami-i Atik, Ulu Camii) Cami, Edirne
Eski Cami, Edirne il merkezinde, Babunî Mahallesinde Selimiye Camii ile Bedesten arasında kalan dört yol kavşağında bulunmaktadır.
Edirne'de Osmanlılar'dan günümüze ulaşmış ilk ve en eski abidevî eserdir.
15. yüzyılda yapılmış cüsseli camilerin en mühimidir.
Bu aynı zamanda devletin büyümesinin de simgesidir.
Osmanlıların Edirne’de yaptırdığı ilk cami oluşundan dolayı hutbeye çıkan hatipler ellerine kılıç alırlardı.

Caminin inşasını Yıldırım Bâyezid'in oğullarından Sultan I.Süleyman (h.805/1403) başlatmış, çalışmalar Musa Çelebi devrinde devam etmiş ve Çelebi Sultan Mehmet’in kardeşlerini mağlup ederek tahta cülûsundan sonra da (h.816/1414) cami tamamlanmıştır.
Caminin Eski Bir Fotoğrafı
Mimarı Konyalı Hacı Alaaddin, kalfası Ömer İbn İbrahim'dir.
Kuyumcular çarşısı yönündeki batı kapısı üzerindeki üç satırlı sülüs kitabeden mimarının Konyalı Hacı Alaeddin, eserin de Ömer bin İbrahim olduğu öğrenilmiştir. 
Badi Efendi, Çelebi Sultan Mehmed zamanında ibadete açılan camide bazı noksanlıklar olduğunu, bunların Sultan II.Murad tarafından tamamlandığını kaydetmiştir.
Büyük bir ihtimalle, iki şerefeli minare de Onun  zamanında yapılmış, daha sonra da Mimar Sinan, duvarlarda yeni bazı pencereler açarak caminin aydınlatılmasını sağlamıştır.

Evliya Çelebi’nin Ulu Camii olarak tarif ettiği caminin mihrap duvarı arkasında kuşların bulunduğu bir çiçek bahçesinden söz etmektedir.
Sultan II.Murad’ın vakıf listelerinde de cami bahçesinde yetişen çiçeklerden sağlanan gelire temas edilmiştir.

Eski Cami yeterince araştırılmamış, C.Gurlit ilk defa planını çizmişse de bunun yetersiz olduğu iddia edilmiştir.
Y.Mimar A.Saim Ülgen’in çizimleri ise bugün Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivindedir.
Eski Cami (h.1158)1748’ de yangınla, (h.1165) 1752’de depremden zarar görmüş ve Sultan I.Mahmud tarafından tamir ettirilmiştir.
Bunu cumhuriyet devrindeki 1924-1934 arasında yapılan tamiratlar izlemiştir.
Ancak 1953 depremi esere bir defa daha zarar vermiş, 1965’te Vakıflar Genel Müdürlüğü minareyi kurşun saçağa kadar yıkarak yenilemiştir.
Bu arada şerefe altındaki bezemeler de aslına uygun olarak yapılmıştır.

Erken Osmanlı Dönemi Ulu Camii plan tipinde olan bu eserin benzerleri Bursa, Manisa ve İstanbul’da görülmektedir.
Burada kemerlerle birbirlerine bağlanmış paye ve duvarlar arasındaki bölümlerin üzerini örten eşit ölçüdeki kubbelerin oluşturduğu plan düzeni vardır.
Merkezi kubbeyi taşıyan dört Paye ile dört duvar üzerine 9 kubbelidir.
Böylece 2.80 m. ölçüsünde dört ağır paye ve dört duvarın taşıdığı 13.50 m. çapında dokuz kubbe ana mekânın üzerini örtmektedir.

Erken Dönem Camileri başlığı altında çok birimli veya Çok Kubbeli Camiler grubuna girer.
Bir yanının dış ölçüsü 13,5 m. olan kare planlıdır.
13,5 m. çapında ve tümüyle yarım kubbe biçiminde olan kubbeler, yan neflerle Pandantiflere, ortada çeşitli geçiş öğelerine oturur.
Orta kubbenin Trompları mukarnas dolgusudur.
Taç Kapı, son cemaat mahalli ve minber Ak mermerdendir.
Kuzey ve batı Yüzleri daha süslüdür.
Son cemaat mahalli girişindeki kemer çevresinde bulunan rozetler ve sipiralli Süsleme, onarımda yapılmıştır.
İç mekanda yalnızca dört paye oluşu yapıya ferah bir görünüm verir.
Bu özelliğiyle Osmanlı mimarisinde Mekanın birleştirilmesi yönünden yeni bir aşamayı oluşturur.
Paye ve duvarlarda yer alan iri ak yazılar ve Barok Süsleme, mekan etkisini zayıflatır.
Camide süsleme yönünden en önemli bölüm minberdir.

Kapı üzerindeki kitabede Çelebi Sultan Mehmet'in adı vardır.
Doğu ve batı yüzeylerindeki geçme yıldızlar ve Rumiler ilginçtir.
5 kemerli son cemaat yeri ve biri tek öbürü iki şerefeli, iki minaresi vardır.
Cami, 1748'de yangından, 1752'de depremden zarar görmüştür.
1754'te Sultan I.Mahmut Döneminde, 1924 ve 1934'te tadilattan geçirilmiştir.

Bursa Ulu Camiinden daha ileri düzeyde bir plana sahip olan eserde yan neflerdeki yuvarlak kasnaklı kubbelerde pandantifler, orta nefteki sekizgen kasnaklı kubbede ise mukarnaslarla geçişler sağlanmıştır.                                
Mihrap önünde prizmatik üçgenlerle kubbeye geçilmiştir.
Ayrıca girişteki ilk kubbe de değişik bir görünümde olup, sekiz dilimli kasnak üzerine aydınlık feneri yerleştirilmiştir.
Orta kubbelerin yan kubbelerden daha yüksek olmalarına rağmen kalın payeler ve alçak kubbelerle oldukça karanlık bir mekân etkisi dikkati çekmektedir.
Bu ağırlığın etkisi dışarıdaki boş kubbeli, son cemaat mahalli ile minarelerde de kendini göstermektedir.
Asıl eserin kalın kesme taştan olmasına mukabil son cemaat mahallinin tuğla hatıllı kesme taş ve anılmız derzli bir işçilikle yapılmış oluşu bu bölümün XV.yüzyıldan daha sonra yapılmış olabileceğini düşündürmektedir.
XVIII.Yüzyılda yapılmış, stalaktitli mermer giriş kapısı kitabesiyle görkemli bir görünüşü vardır.
Mihrabın sağındaki pencerede Kâbe’den kopmuş bir parçanın bulunuşu halk arasında bu caminin önem kazanmasına sebep olmuştur.
Rüstem Paşa Kervansarayı, Eski Caminin yanında yer almaktadır. 
Çelebi Sultan Mehmed, 108 dükkân ile 35 odalı bedesteni camiye vakfetmiştir.
Böylece Eski Cami ve çevresi Edirne’nin dini ve ticari bir merkezi olmuştur.

EDİRNE'DEKİ DİĞER CAMİLER


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder