
Şanlıurfa il merkezi Gölbaşı Mahallesi’nde bulunan Halil’ür Rahman Camisi minaresinin batı ve kuzey yönündeki kitabelerden öğrenildiğine göre; Selahattin Eyyubi’nin yeğeni El Melik’ül Eşref Muzafferüddin Musa tarafından h
608 (1211-1212) yılında yaptırılmıştır
Bazı kaynaklarda da bu caminin Abbasi halifelerinden Me’mun tarafından yaptırıldığı ileri sürülmüş ancak, bunu belirten bir belgeye rastlanmamıştır
Bazı iddialara göre de bu caminin bulunduğu yerde eski bir kilise vardı
Bu kilise, 504 yılında Urbisyus’un maddi yardımları ile Monofistler asına Meryem Ana Kilisesi olarak yapılmıştır
Balıklı gölün kuzey kıyısındaki Halil’ür Rahman Camisi’dir
Halk arasında bu camiye Döşeme Camisi veya Hz
İbrahim’in makamından ötürü Makam Camisi ismi de verilmiştir
Şanlıurfa’daki en erken tarihli cami olarak nitelenen bu cami, yapıldığı dönemden sonra Eyyubi mimarisini yansıtan özelliklerini büyük ölçüde yitirmiş ve son olarak 1810 yılında yapılan büyük bir onarım sonucunda da bugünkü durumunu almıştır
Caminin doğu cephesindeki kitabede; “Peygamberlerin atası Halil’ür Rahman’ın makamı olan bu cami 1225 (1810) tarihinde yaptırılmıştır” yazılıdır
Caminin batı kısmına bitişik Makam bölümünün batı kapısı üzerindeki ayet yazılı kitabede de h
1228 (1871) tarihi bulunmaktadır
Bu da caminin iki ayrı dönemde onarıldığını göstermektedir
Cami kesme taştan, dıştan kareye yakın dikdörtgen planlı, ibadet mekânının ortasındaki dört payenin taşıdığı pandantifli bir kubbe ile üzeri örtülüdür
Bunun etrafında sekiz çapraz tonozlu, mihrap duvarına paralel üç sahınlı bir plan ile karşılaşılmaktadır
Caminin kuzey duvarının yanında Halil’ür Rahman Gölü’nün oluşundan ötürü son cemaat yeri yapılmamıştır
İçerisi tonoz kemerlerin altındaki üçerli pencere grupları ile aydınlatılmıştır
Mihrap yarım daire şeklinde olup, sütunçelere dayanan kademeli ve üst üste iki sivri kemerlidir
Buradaki kesme taştan minber ise oldukça sade bir görünümdedir
Üzeri basit ve piramidal bir külah ile örtülmüştür
Caminin içerisi kireç ile sıvanmış olduğundan herhangi bir bezeme ile karşılaşılmamaktadır
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün 1991 yılında yaptığı onarımda, caminin ana duvarları üzerine korkuluk şebekeleri eklenmiş ve burası kubbelerle çevrili bir teras konumunda getirilmiştir
Caminin güneydoğu köşesinde bulunan ve içerisine ibadet mekânından girilen kare planlı minarenin Bizans dönemindeki kilisenin çan kulesi olduğu da iddia edilmiştir
Ancak, bugünkü konumu ile bunu kanıtlamak çok zordur
Minarenin gövdesi yatay silmelerle, akantus yaprakları ile bezenmiştir
Batı cephesine de nesih yazılı altı satırlık bir kitabe yerleştirilmiştir

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder