Ebû Huzeyfe’nin âzatlısı Sâlim burada bir grup muhacire Kudüs’e yönelerek namaz kıldırıyordu.
Resûlullah Kubâ’ya ulaşınca burayı genişleterek Kubâ Mescidi’ni bina etti.
Buhârî’nin bir rivayetine göre Hz.Peygamber Kubâ’da on geceden fazla kalmış ve Mescid-i Kubâ bu esnada yapılmıştır.
Hz. Peygamber, muhtemelen kıblenin Kâbe’ye çevrilmesinden (623) sonra Kubâ Mescidi’ni yeniden inşa etmiştir.
Ömer b. Abdülazîz’in Medine valiliği esnasında (706-712) Mescid-i Kubâ’nın duvarları yontma taş ve kireç kullanılarak yenilendi.
Kurşun kaplı demir çubuklarla birbirine perçinlenmiş taşlardan oluşan sütunlar yapıldı.
Üzeri değerli saç kerestesinden bir tavanla kapandı.
Duvarlar kireç ve mozaiklerle süslendi.
Muhtemelen Mescid-i Nebevî’nin imarı için getirilen Bizanslı ustalar burada da çalıştılar.
Mescid daha sonra birçok defa imar gördü.
435’te (1044) Şerîf Ebû Ya‘lâ Ahmed b. Hasan, 555’te (1160) Zengî Veziri Cemâleddin el-İsfahânî tarafından imar edildi.
Mescid-i Kubâ’nın imarına Memlükler de büyük ihtimam gösterdiler.
733’te (1333) Muhammed b. Kalavun’un yeniden inşa ettirdiği eserin tavanındaki eskiyen bölümler 840’ta (1436) el-Melikü’l-Eşref Barsbay tarafından yenilendi.
881’de (1476) Sultan Kayıtbay binada birtakım ıslah çalışmaları yaptırdı.
Kanûnî Sultan Süleyman, 950’de (1543) Kubâ Mescidi’nin tavan ve minaresini yıktırıp yeniden inşa ettirdi.
1111’de (1699) mescidin eskiyen duvar ve minaresini yenileten II.Mustafa da Mebrekü’n-nâka üzerine dört direkli bir kubbe, mescidin dışına bir sebil ve abdest alma yerleri yaptırdı.
Buradaki kumlukta su ihtiyacını karşılamak için derin kuyular kazdırdı.
Mühim bir çalışma da 1829’da II.Mahmud zamanında gerçekleştirildi.
Mescid 1985’te yenilenmek üzere tamamen yıkılmadan önce batı duvarındaki kapının cephesinde Osmanlı tuğraları, mescide işaret bulunan âyetle birlikte (et-Tevbe 9/108) II.Mahmud’un bu tamiratına dair kitâbe yer almaktaydı.
Kitâbenin başlarında şu mısralar yer almaktaydı:
İmâmü’l-müslimîn şâh-ı cihan Sultan Mahmud Han
Hilâfet zâtına muhtas kerâmet tab‘ına mu‘tad
İşitip işbu akdes mescidin vîrâneliğin derhal
Buyurdu hüsn-i i‘mârıyla ehl-i Tayyibe’yi dilşâd
Planda arka kısımdaki çift sıra sütunlu revak tek sıraya düşürülmüş, böylece mescid İstanbul’daki selâtin camilerinin revaklı düzenine benzetilmeye çalışılmıştır.
Sultan Abdülmecid de mescidde bazı ıslahat çalışmaları yaptırmıştır.
Mescid-i Kubâ 1985’te Kral Fehd döneminde tamamen yıkılıp kısa bir sürede yeni bir planla tekrar inşa edildi.
Mescidin sahası eskisine göre beş kat genişletildi ve 10.000’den fazla insanın aynı anda ibadet edebileceği şekilde büyütüldü.
Yeni planda önde yer alan kapalı kısımda 12 m. çapında altı büyük kubbe yer almaktadır.
Bunlar ortada araları boş bırakılmış dörder kümeden oluşan on altı, yanlarda tek tek on altı olmak üzere toplam 36 kare destek ve ön duvarı birbirine bağlayan çifte kemerler üzerine oturtulmuştur.
Önde bulunan üç büyük kubbe arkadakilerden, onların ortasında bulunan diğer ikisinden daha yüksek planlanarak önden bakıldığında simetrik olarak gittikçe yükselen bir görüntü oluşturulmaya çalışılmıştır.
Altı büyük kubbenin iki yanında dörderden sekiz küçük kubbe mevcuttur.
Renkli mermerlerden geometrik desenlerle kaplanmış avlunun üç tarafında 6 m. çapında elli altı küçük kubbenin örttüğü revaklar yer alır.
Mescidin avlusuna iki yanda ikişer, kuzey duvarında bir taçkapıdan girilir.
Avlu ile ana bina arasında duvar yoktur.
Ortada büyük kubbeye uygun geniş bir kemerle iki yanda daha dar birer kemerli açıklık bulunmaktadır.
Kaynak: https://islamansiklopedisi.org.tr/mescid-i-kuba
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder