Kendisine yemek yapıldı. Yediler.
Bu sırada öğle namazı vakti girdi.
Peygamberimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem, oradaki mescidde Müslümanlarla birlikte iki rekât kıldıktan sonra namaz içinde Kâbe tarafına dönmesi emrolundu.
Derhal cemâatla birlikte yüzlerini Mescid-i Haram tarafına çevirdiler.
Bu sebeple Benî Seleme Mescidine "Mescid-i Kıbleteyn (İki Kıbleli Mescid)" adı verildi.
Peygamberimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem'in emri üzerine, bütün Müslümanlara kıblenin Mescid-i Aksa'dan Mescid-i Haram tarafına çevrildiği duyuruldu.
Kıblenin Kâbe olarak tesbit edilmesi, bir kısım Müslümanların telâşına sebep oldu.
Çünkü, kıble değiştirilmeden önce Beytü'l-Makdise doğru namaz kılarak vefât etmiş veya şehid edilmiş Müslümanlar vardı.
Bunun için Huzûr-u Risâlete gelerek;
"Yâ Rasûlallah!
Daha evvel ölen Müslüman kardeşlerimizin durumu ne olacak?
Onlar Beytü'l-Makdise doğru namazlarını edâ etmişlerdi." diyerek endişelerini izhar ettiler.
Cenâb-ı Hak Müslümanların bu endişelerini de inzâl buyurduğu Bakara Sûresi 143. Âyet-i Kerime ile giderdi:
Kıblenin bu şekilde değişmesi ise, Allah'ın hidâyet nasip ettiği kimselerden başkasına pek ağır gelir.
Yoksa Allah, kıbleyi değiştirmekle îmânınızı zaafa uğratacak ve evvelki kıbleye yönelerek kıldığınız namazları zâyi edecek değildir.
Şüphesiz ki Allah insanlara pek şefkatli, pek merhametlidir."
Resûl-i Ekrem Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem, Medine'ye teşrif edip Beytü'l-Makdis'e doğru namaz kılmaya başlayınca, Arap müşriklerinin gücüne gitmişti.
Bilâhere kıble Kâbe'ye tahvil buyurulunca, bu sefer Yahudîlerin gücüne gitti ve tekrar dedikodu yapmaya, fitne fesad çıkarmaya koyuldular.
Hatta âlimlerinden birkaçı Rasûlüllâha gelerek;
"Yâ Muhammed!
Üzerinde bulunduğun kıblenden seni döndüren nedir?
İbrahim'in milleti ve dininde bulunduğunu söyleyen sen değil misin?" dediler.
Sonra da şu sinsî teklifte bulundular:
"Eğer şimdiye kadar üzerinde bulunduğun kıblene tekrar dönersen sana tabi olur, seni tasdik ederiz!"
Bakara Sûresi 142, 143 ve 145. âyetler bu hâdiseyi anlatmaktadır:
"İnsanlardan birtakım beyinsizler;
'Müslümanları şimdiye kadar yöneldikleri kıbleden çeviren nedir?' diyecekler.
Sen onlara de ki:
'Doğu da batı da Allah'ındır.
O dilediğini dosdoğru bir yola iletir.' "
"Biz sizi böylece aşırılıktan uzak, adâlet, ve doğruluk üzerinde olan bir ümmet yaptık -tâ ki kıyâmet gününde siz peygamberlerin İlâhî hükümleri tebliğ etmiş olduklarına dâir insanlar üzerine bir şâhit olun, Peygamber de sizin doğru yolda olduğunuza şâhid olsun..."
"Kendilerine kitap verilmiş olanlara her türlü delili getirsen, yine de senin kıblene uymazlar.
Sen de onların kıblesine uyacak değilsin.
Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar.
Eğer sana gelmiş olan ilimden sonra sen onların heveslerine uyacak olursan, o zaman elbette zâlimlerden olursun."
SUÛDÎ ARABİSTAN'DAKİ CAMİLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder