Asariye Camii, Beşiktaş, istanbul
Asariye
Camii, İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde, Yıldız Mahallesi’nde Asariye
Caddesi ile Asariye Çıkmazı’nın kesiştikleri köşede yer almaktadır.
Bânîsi Sultan II. Mahmud’tur.
Tahsin ÖZ caminin bugünkü yapısının H–1225/M–1839’da Sultan II. Mahmud tarafından inşa edildiğini kaydetmektedir.
Asariye Câmii’nden evvel aynı yerde daha eski tarihli bir caminin bulunduğu kaynaklarda yazılıdır.
Ancak kaynaklarda söz konusu olan caminin bânîsi, yeri, ve inşa dönemi hakkında farklı bilgiler verilmektedir.
Asariye Camii'nin Mihrab ve Minberi, Beşiktaş, istanbul
Ancak,
avluda muhafaza edilen, bizim bizzat giderek yerinde gördüğümüz Sultan
II. Mahmud Tuğralı kırık kitâbe ile caminin mimari özellikleri caminin
bir II. Mahmud dönemi eseri olduğunu ispatlamaktadır.
Kendisinden
evvel yerinde bulunan caminin zaman içerisinde birçok tamirat ve
değişikliklere uğradığı gibi, günümüze kadar ulaşmış olan Asariye Camii
de geçmişten günümüze kadar birçok tamirat görmüştür.
Zamanla
bazı badireler atlatan cami, II. Dünya Savaşı’nın buhranlı devrinde
Toprak Ofisi tarafından işgal edilmek üzere iken, zeminin konulacak
erzakın sıkletine tahammül edemeyeceği anlaşılarak vazgeçilmiştir.
1960 yılında büyük bir tamirat geçiren caminin daha sonra bazı bölümlerinde bir süre müftülük hizmetleri verilmiştir.
Cami en son 2001–2004 yılları arasında tarihi dokuya zarar vermeden boyanmış ve onarım yapılmıştır.
Caminin ta’lik hatlı mermer kitabesi kırık olduğundan tarihi tesbit edilememiştir.
Bu kırık kitabe, bugün cami bahçesinin kuzeydoğu köşesinde durmaktadır.
Daire
planlı ve kâgir olan yapıya, geç dönem özelliği olarak, dış görünüşüne
egemen olan ve kuzeybatı köşesinde dikdörtgen bir çıkma yapan ahşap
hünkâr kasrı eklenmiştir.
Hünkâr kasrı çıkmasını taşıyan, iki mermer sütunun arasına, daha sonra iki adet kare kesitli ahşap sütun yerleştirilmiştir.
Ana mekân, yüksek ve yuvarlak bir kasnağa oturan, içeriden sıvalı, dışarıdan kurşun kaplı bağdadi bir kubbe ile örtülmüştür.
Kâgir
duvarlarda iki sıra halinde dikdörtgen açıklıklı pencereler yer
almakta, alttakiler, II.Mahmud döneminde sıkça görülen, baklava
taksimatlı ve pullu şebekelerle donatılmış bulunmaktadır.
Harimin cümle kapısı kuzeyde, mihrap ekseninde yer almakta ve kapalı son cemaat yerine açılmaktadır.
Daire planlı ana mekân, alışılmış cami tiplerinden farklıdır.
Pencere aralarındaki sekiz çift bağdadi pilastr, kubbe eteğine kadar devam etmektedir.
Eteğinde
geniş bir silmenin dolaştığı kubbenin iç yüzeyi kartonpiyer tekniğinde
yapılmış, ampir üslubunda süsleme grupları ile bezenmiştir.
Merkezde,
avizenin asılı olduğu yuvarlak madalyon şeklindeki göbek içinde,
yapraklardan ve çiçeklerden oluşan sekiz kollu bir süsleme
görülmektedir.
Geri kalan yüzey, çift plastrların hizasında bulunan birer çift silme ile sekiz dilime ayrılmıştır.
Silmeler
arasında, kubbe merkezine doğru gittikçe daralan sekiz adet dikdörtgen
bölüm içinde, yaprak dolgulu oval süsleme grupları yer alır.
Bu dilimlerin eteğinde çelenk motifleri, merkeze bağlanan kısımlarında ise perde motifleri bulunmaktadır.
Aynı perde motifleri mihrabın üzerinde de görülür.
İki
yandan ahşap pilastralarla sınırlanan mihrabın yanlarında, ampir üslubu
ile uyumlu, cami ile yaşıt pirinç şamdan durmaktadır.
Ahşap minber, iki tarafındaki plastralar ve eğri çizgilerden oluşan tepeliği ile aynı üslubun egemenliğini vurgulamaktadır.
Caminin
kuzeybatı köşesinde, hünkâr kasrı çıkmasının altındaki kapıdan, hünkâr
kasrının zemin kat sofasına girilir. Güney yönünde bir odanın bulunduğu
bu sofadan merdivenle üst kata çıkılır.
Hünkâr mahfili ile bağlantılı üst kat, bir sofa, iç içe iki oda ve bir abdestlikten oluşmuştur.
Harim yönünde dışbükey bir çıkma yapan hünkar mahfili ahşap karkaslı, ajurlu madeni şebekelerle kapatılmıştır.
Karkasın üzerinde, marköteri tekniğinde, II.Mahmud döneminde çok sık görülen çubuk biçiminde ve oval kakmalar bulunmaktadır.
Son
cemaat yerinin üstünde büyük bir mahfil, kuzeydoğu köşesinde ise hünkâr
mahfilinin simetriği olan ve aynı biçimde bir çıkma ile donatılmış
ancak şebekesiz müezzin mahfili bulunmaktadır.
Caminin kuzeydoğu köşesinde kesme taş minarenin kare kaidesi gövdeye kadar yükselmektedir.
Pabuç
kısmı olmaksızın kalın bir simitle başlayan silindir gövdeli minarenin
şerefesinin altına madeni akantus yaprakları aplike edilmiştir.
Sekizgen yıldızlarla süslü şerefe korkuluklarının alt kısmına girland kabartmaları yerleştirilmiştir.
Çıkmaz sokağın kuzeyinde, eskiden şadırvanın olduğu yerde halen tuvaletler ve abdest alma mekânı bulunmaktadır.
Asariye Câmii, toplam 820 m²lik alanda, 220 m² iç alana sahiptir.
Caminin daire plânlı kâgir ibadet mekânı (harim) tek kubbe ile örtülüdür.
Asariye
Câmii ahşap bir hünkâr mahfili, yine ahşaptan müezzin mahfili ile
kadınlar mahfili ve kare kesitli yüksek bir kaidenin üzerine inşa edilen
kesme taştan ve tek şerefeli minareli bir yapıdır.
Caminin
iki giriş kapısı vardır. Birisi batı tarafından ve doğrudan Hünkâr
mahfiline girilen kapı, diğeri ise caminin kuzeyinde bulunan Asariye
Çıkmazından girilen küçük bir taşlıktan sonra açılan etrafı ahşap söveli
iki kanatlı bir kapıdır.
Caminin cümle kapısı olan bu kapıdan son cemaat yeri diyebileceğimiz mahfillere geçişi sağlayan bir ara mekâna girilir.
Son cemaat yeri, 15x3 ebadında hilâl şeklinde bir görünüm arz etmektedir.
Doğu ve batı tarafından açılan kapılarla üst mahfilere geçiş sağlanmaktadır.
Tavanı ve taban ahşaptır.
Kuzey
cephe duvarında iki, doğu cephe duvarında ise üç adet dikdörtgen
söveli, ahşap, demir parmaklıklı beş adet penceresi bulunmaktadır.
Duvarları sade boyalı olup, duvar altları 125 cm yüksekliğinde ahşap lambri ile kaplanmıştır.
Son
cemaat yerine kaim bu ara mekândan mihrap ekseninde açılan ahşap
söveli, iki kanatlı dikdörtgen plânlı bir kapı ile harime girilir.
Daire
plânlı ana mekân, alışılmış cami plân tiplerine aykırı, şaşırtıcı bir
görünüm arz eder. Harimin üzeri, yuvarlak ve yüksek bir kasnağa oturan,
içerden sıvalı, dışardan kurşun kaplı sekiz dilimli bağdadi bir kubbe
ile örtülüdür.
Yan yana sıralanan sekiz çift duvar payesi ile
değişik ve İstanbul’da çok sık görülmeyen bir mimari ifade taşıyan
mekân duvarlarındaki bu bölümler, kubbede de devam etmektedir. Kubbe
yüzeyi ortadaki dairenin çevresinden sekiz bölüme ayrılmış ve orta daire
ile bölümler ahşaptan yapılan ve yüzeye tespit edilen yapraklı çelenk
ve kurdelelerle Türk Ampir üslubuna göre süslenmiştir.
Daire şeklindeki harim duvarlarında çift sıra pencereler bulunmaktadır.
Bu
pencereler, dikdörtgen söveli, ahşap doğrama ve alt sıradakiler demir
parmaklıklıdır. Harim duvarlarında bulunan pencerelerin sayısı 13 adet
olup bunlardan ötekilere nazaran daha küçük olan bir tanesi mihrabın
üstündedir.
Ayrıca harim kapısının iki tarafında aynı özelliğe sahip dar ve uzun dört penceresi daha vardır.
Harim
duvarları açık mavi, duvar payeleri ise beyaz renkte boyalı olup ikinci
(üst) sıra pencere arasındaki boşluklarda duvar payelerinin arasında
Hulefa-i Raşidin’in isimlerinin yazılı olduğu daire şeklinde ahşap kesme
–kabartma levhalar bulunmaktadır.
İki yandan ahşap
plastrlarla sınırlanan mihrabın yanlarında ampir üslubu ile uyum içinde,
cami ile yaşıt dört adet pirinç şamdan bulunmaktadır.
Ahşap minber, iki yandan plastrlar ve eğri çizgilerden oluşan tepeliği ile aynı üslubun egemenliğini vurgular.
Minber, ahşap süslemeleri ve külah alemi ile tipik bir Sultan II. Mahmud dönemi eseridir. Vaaz kürsüsü de ahşaptır.
Harim, kubbeden zemine süzülen tek ve zarif bir avize ile aydınlatılmaktadır.
Tabanı
da, ahşapla döşeli olan harim, yeşil zemin üzerine bordo kuşaklı halı
ile döşenmiş olup, cami doğalgaz ile ısıtılmaktadır.
Girişi,
yapının kuzeybatısından olan ve caminin kuzeybatı köşesinde son cemaat
yerinin üstünde dikdörtgen bir çıkma ile Hünkâr Kasrı (mahfil)
bulunmaktadır.
Batıda Asariye Caddesi’ne açılan Hünkâr Mahfili, sütunlu girişi ve üzerinde yer alan çıkması ile yapıyı değerlendirmektedir.
Cephe, yanlarda alt ve üstte ikişer, çıkmada üç pencere ile belirli bir mimari ifade taşımaktadır.
Caminin
kuzeydoğu köşesinde ise hünkâr mahfilinin simetriği olan ve aynı
biçimde bir çıkma ile donatılmış, ancak şebekesiz müezzin mahfili
bulunmaktadır.
Caminin kuzeybatı cephesinde bulunan iki katlı
Hünkâr Mahfilinin girişi, Asariye Caddesinden girilen avludan açılan iki
kanatlı dikdörtgen plânlı ve ahşap söveli, ahşap bir kapı iledir.
Girişte bir salon, sağında bir oda, kapının tam karşısında son cemaat
yerine ve müezzin mahfiline geçişi sağlayan bir kapı ile girişin sol
tarafından üst kata çıkan geniş ahşap merdivenler bulunmaktadır.
Giriş
kattaki bölümlerin tavanları ahşap, cephe duvarları sade boya ile
boyalı olup, dokuz adet dikdörtgen plânlı ahşap, demir parmaklıklı
pencere ile aydınlık almaktadır.
Ahşap korkuluklu, geniş ahşap
merdiven boşluğunun iki cephe duvarından birinde besmele, öbüründe ise “
Ve hüve ala külli şey’in Kadir” yazısı bulunmaktadır.
Duvarları ortasından motifli bir renkli kuşakla bölünmüş olup alt tarafı açık mavi üst tarafı ise beyaz renkte boyalıdır.
Yazıların çevresi büyük bir dikdörtgen şeklinde aynı kuşakla çevrelenmiş olup nefis bir tablo görünümü vermektedir.
Merdiven başında 4x4 ebadında bir sahanlık bulunmaktadır.
Bu bölüm dikdörtgen plânlı, tavanı ve tabanı ahşap ve duvarları sade boya ile boyalıdır.
Burası oldukça yüksek bir pencere ile aydınlık almaktadır.
Bu
mekândan kıble istikametindeki duvardan açılan bir kapı ile aynı
özellikli ve dört pencere ile aydınlık alan bir odaya geçilir.
Bu
ikinci odanın doğu duvarının arka tarafından açılan başka bir kapı ile
de Hünkârın namaz kıldığı bölüme Hünkâr Mahfiline girilir.
4x4
ebadında bulunan Hünkâr Mahfilinin geçmişte nasıl olduğunu
bilemediğimiz tavanı bu gün için alçıpen kaplı, duvarları açık mavi
renkte boyalıdır.
Hünkâr Mahfilinin harime bakan yüzü bir cumba şeklinde çıkıntı yaparak harime taşmaktadır.
Bu
cephe, ahşap bir çerçeve içerisinde altın sarısı renge boyanmış metal
işçiliğinin mahir ellerle işlenen ustalığının örneği bir metal panjurla
örtülüdür.
Girişi, son cemaat yerinin doğu tarafından dar ve
ahşap merdivenlerle olan müezzin mahfili, tamamen ahşap,4x4 ebadında
aynı özellikli beş pencere ile aydınlık alan ve harime bakan yüzü ahşap
bir cumba ile taşkındır.
Minareye giriş kapısı da bu bölümün kuzey duvarından açılmaktadır.
İkinci
katta bulunan Hünkâr Mahfili ile müezzin mahfiline geçişi sağlayan bir
bölüm bulunmakta olup, bu mekân üç pencere ile aydınlık almakta ve
harime bakan yüzü bombeli bir şekilde ahşap panjurla örtülüdür.
Caminin kuzeydoğu köşesindeki silindirik gövdeli kesme taş minarenin kare dairesi, gövdeye kadar yükselir.
Minarenin şerefesinin altına kadar madeni akantus yaprakları aplike edilmiştir.
Sekizgen yıldızlarla süslü şerefe korkuluklarının alt kısmına girland kabartmaları yerleştirilmiştir.
Minarenin
kesme taş yuvarlak gövdesinin üstünde yivli bir bilezik bulunmakta,
peteğin en üst kısmında da bir yıldız dizisi görülmektedir.
Minarenin en dikkat çekici tarafı Mevlevi Sikkesi şeklinde olan boğumlu külahıdır.
Bu
caminin minaresi Sultan Abdülaziz ve Sultan Abdülhamid devirlerinin
minare mimarisi karakterine uygun olarak yabancı menşe’li tezyinat ile
kaplıdır.
Caminin, Asariye Çıkmazında iki katlı bir binası
lojman olarak kullanılmakta olup abdest alma yerleri ve tuvaletleri de
alt kattadır.
Mülkiyeti Vakıflar İdaresine ait olan caminin bir imam kadrosu vardır.
Bir imam hatibin görev yaptığı camide vakit namazlarda 20–25, Cuma ve Bayram namazlarında 250–300 cemaat olmaktadır.
Camide hanımların namaz kılabileceği bölüm mevcuttur.
Yaz Kur’an Kurslarında 15–20 öğrenci bulunmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder