20 Eylül 2010 Pazartesi

Mevlevihane (Dönenler Camii-Ergun Çelebi Zaviyesi) Camii, Kütahya

Mevlevihane (Dönenler Cami-Ergun Çelebi Zaviyesi)
Mevlevihane (Dönenler Camii-Ergun Çelebi Zaviyesi) Camii, Kütahya
Kütahya Börekçiler Mahallesi’nde, Dönenler Meydanı’nın güneybatısında, Ulu Cami’nin doğusunda bulunan Mevlevihane, Konya ve Afyonkarahisar Mevlevihanelerinden sonra Mevlevi kültüründe üçüncü önemli merkezdir. 
Mevlevihane’nin ilk Postnişini Celaleddin Ergun Çelebi’den ötürü Erguniye Dergâhı, Ergun Çelebi Zaviyesi veya Zaviye-i Erguniye isimleri ile de tanınmaktadır. Mevlevihane’nin ilk yapısı Emir İmadüddin Hezar Dinari tarafından 1237-1243 yıllarında yaptırılan Hezar Dinari Mescidi’dir. 
Celaleddin Ergun Çelebi’nin sonra da diğer postnişinlerin buraya gömülmesinden sonra mescit Ergun Çelebi Türbesi’ne dönüşmüş, kuzeyine de Mevlevihane’nin semahanesi eklenmiştir. 
Mevlevihane’nin ilk postnişini olan Celaleddin Ergun Çelebi’den sonra yerine oğlu Burhaneddin İlyas Çelebi, ardından amcazadesi Zeynüddin Çelebi post makamına oturmuştur. 
Timur’un Kütahya’yı işgal etmesi ve II.Yakub Çelebi’nin ölümünden sonra Kütahya Osmanlıların yönetimine girmiştir. Bu nedenle de Kütahya Mevlevihanesi 1543 yılına kadar işlevini sürdürememiştir. Bu tarihte Kütahyalı İbrahim ve Mehmet dedeler Mevlevihane’yi yeniden faaliyete geçirmiştir.  
Mevlevihane’nin ilk yapısı ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. 
Mevlevihane 1812 yılında yeniden yapılırcasına onarılmış, 1814 yılında yanına harem ve selamlık daireleri eklenmiştir. 
Mevlevihane 1838-1839 yılında ise yeniden yapılmıştır. 
Sultan Abdülmecit döneminde 1841-1842 yılında bir kez daha onarılan Mevlevihane’nin postnişini Hacı Abdullah Efendi de 1848’de buradaki çeşmeleri onarmıştır. 
Sultan II.Abdülhamid’in isteği ile Mevlevihane 1887-1889 yıllarında yeni bir onarım geçirmiştir. 
Zamanla bu yapılar da harap olmuş, semahane Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1964 ve 1972 yıllarında onarılmış, yapılan ilavelerle Dönenler Camisi ismi altında ibadete açılmıştır.

Başbakanlık arşivindeki 1838 tarihli krokilere göre Mevlevihane’nin kuzey yönünde giriş kapısı, güneyinde de eski giriş kapısı bulunuyordu. 

Büyük bir ihtimalle güneydeki kapının hareme ait olduğu sanılmaktadır. 
Mevlevihane, iki katlı kare planlıdır. 
Semahane 14.70x14.60 m. ölçüsünde olup, üzeri on sekiz sütunun taşıdığı bağdadi bir kubbe ile örtülmüştür. 
Yapının yan ve ön cephelerinde iki sıra halinde dikdörtgen pencereler bulunuyordu. 
Semahanenin ortasında iki kat yüksekliğindeki yuvarlak sema meydanı bulunmaktadır.

Semahanenin mescidi kare planlı, iki katlı üç taraftan iki sıralı pencerelerle aydınlatılmıştır. 

Cephenin ortasındaki semahaneye giriş kapısı üzerinde iki çini levha bulunmaktadır. 
Bunlardan alttaki büyük çinide kobalt renkli zemine beyaz talik yazı ile “Ya Hazreti Ergun” hattat Halil Mahir tarafından yazılmıştır. 
Büyük ihtimalle bu çini Mevlevihane’nin 1887-1889 onarımında buraya konulmuştur. 
Alttaki küçük çinide lacivert üzerine mavi ve kiremit renkli talik yazı ile “Ya Hazreti Mevlana” yazılmıştır.

Semahanenin iki yan cephesinde altlı üstlü on dört dikdörtgen pencere bulunmaktadır. 

Arka cepheden köşedeki merdivenlerle de ikinci kattaki kadınlar mahfiline çıkılmaktadır.
 

Mevlevihane’nin türbesi semahaneden daha eski bir tarihe ait olup, Beylikler ve belki de Selçuklular dönemine kadar inmektedir. 
Semahane-mescidin güney batısına bitişik olan türbe, 7.40x4.50 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. 
Üzeri de tromplu bir kubbe ile örtülmüştür. 
Türbe 5 m. genişliğinde sivri bir kemerle semahaneye bağlanmıştır. 
Burası batı ve güney duvarındaki iki pencere ile aydınlatılmıştır. 
Türbe içerisinde dergâhın ilk postnişini Celaleddin Ergun Çelebi ile oğlu Burhaneddin İlyas, Zeynüddin Çelebi, Sâkıp Mustafa Dede, Kâmile Hatun, Hâce Fatma Hatun, Havva Hatun, Şeyh Mehmet Muhlis Çelebi, Ali Şakir Çelebi ve İsmail Hakkı Çelebi burada gömülüdür.

Reisül Küttab Galib Efendi 1814’te Mevlevihane’nin bitişiğindeki evini haremlik olarak Mevlevihane’ye bağışlamıştır. 

Bu bölüme eski tekke kapısının sağındaki mezarlığın (Hamuşan) yanındaki harem kapısından girilen geniş bahçenin güneydoğusundadır. 
Yan yana iki mekândan meydana gelmiştir.
Mevlevihane’nin 1838-1839 yılında yapılan yenilenmesi sırasında bu iki mekân yıkılmış ve yerine iki katlı büyük harem-selamlık ile, kuzeyine de matbah-ı şerif ve derviş hücreleri yapılmıştır. 
 Buradaki harem-selamlık bölümü L şeklinde olup, üst kata hamuşana bitişik kapıdan girilmektedir.

Zamanla harap duruma gelen harem-selamlık 1970’li yıllarda yıktırılmış ve yeri park haline getirilmiştir. Semahane ile birlikte Sultan II.Abdülhamid döneminde yeniden yapılan matba-ı şerif ve derviş hücreleri zamanla harap olmuş, 1964 yılında onarılmış ve bazı değişikliklerle Kızılay Aşevi haline dönüştürülmüştür.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder