24 Eylül 2010 Cuma

Muradiye Külliyesi, Şehzadeler, Manisa

Muradiye Külliyesi, Manisa'nın Merkez Şehzadeler İlçesi Saruhan Mahallesi’nde bulunmaktadır.
Külliye, şehre hâkim Spil Dağı eteklerinde bulunmaktadır. 
Yapı topluluğu cami, medrese, imaret, dükkanlar ve XIX.yüzyılda bunlara eklenen bir kütüphaneden meydana gelmiştir. 
Muradiye Külleyesi Sultan III.Murat (1546-1595) tarafından 1583-1585 yılları arasında yapılmıştır.
Caminin bulunduğu yerde Sultan III. Murad’ın Manisa’da şehzade olarak bulunduğu sırada, daha önce bir cami yaptırmıştı. 
Bu caminin yapım tarihi bilinmemektedir. 
Büyük bir ihtimalle Sultan III. Murat’ın tahta çıktığı 1574’den önce yapılmış olmalıdır. 
Hazine-i Evrak kayıtlarındaki bir belge de padişahın şehzadeliğinde cami yaptırdığı belirtilmiştir. 
Tarihçi Naima da Sultan III. Murat’ın yaptırmış olduğu eserlerden söz ederken “Manisa’da camii şerif yanında bir medrese icad, müceddeten imaret ve han, tabhane daha yaptırmıştır” demektedir.

Günümüzdeki kadar geniş bir alana yayılmayan, cami ihtiyacı karşılamayınca ilk caminin yerine yenisinin yapılmasına karar verilmiştir. 
Yapı topluluğunun mimarı olarak çoğu kaynaklarda Mimar Sinan gösterilmektedir. 
O yıllarda Sinan ihtiyarlamış, İstanbul dışındaki yapıları onun ekolünü benimsemiş, mimarlara bıraktığı da bilinmektedir. 
Caminin yapımına, Mimar Sinan’ın projesine göre Mimar Mahmut Ağa başlamış, ani olarak ölümü üzerine de Hassa mimarlarından Mimar Mehmet Ağa tarafından tamamlanmıştır. 
Bu bilgiler, Hazine-i Evrak kayıtları ile Sultan III. Murat’ın 1585 tarihli bir fermanından öğrenilmektedir.

Muradiye külliyesinin etrafı kesme taştan alçak avlu duvarları ile çevrili olup, duvarların kuzey, güney ve batı yönlerine açılan kapıları bulunmaktadır. 
Külliyenin asıl girişi kuzeyde, cami ile medrese arasında, üzerinde Kelime-i Şahadet yazılı basık kemerli kapıdır. 
İlk yapıldığı yıllarda avlunun üç tarafında “U” şeklinde medrese odaları sıralanmıştı. 
Ancak bu odalar günümüze gelmemiş ve iz bırakmadan yıkılmıştır. 
Vakıflar Genel Müdürlüğü mimarlarından Y.Mimar Süreyya Yücel tarafından 1955-1956 yıllarında yapılan ve tüm külliyeyi kapsayan onarımında bu avlunun ortasına ve giriş kapısının karşısına sekizgen planlı, geniş saçaklı bir şadırvan yapılmıştır.

Caminin önünde beş bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. 
Bunun arkasında caminin tüm cephe duvarını kaplayacak biçimde büyük bir kemer yapıya görkemli bir görünüm vermiştir. 
Bu kemerin iç dolgusu, alternatifli olarak sıralınmış kırmızı ve beyaz taşlarla örülmüş, sivri kemerli, yuvarlak alçı şebekeli iki sıra pencere ve üçgen köşelikler yapının kütlevi görünümünü hafifletmiştir. Burada üst sırada beş, alt sırada da altı pencere bulunmaktadır. 
Kemerin üstü ise iki taraftan aşağıya doğru inen kademelerle onları tamamlamıştır. 
Bu görünüm bir bakıma Mimar Sinan’ın İstanbul Edirnekapı Mihrimah Sultan Camisi’ni hatırlatmaktadır.

Caminin son cemaat yeri oldukça narin altı mermer sütunun sivri kemerlerle birbirine bağlanmasıyla meydana gelmiş beş bölümlüdür. Sütun başlıkları stalâktitlidir. 
Bölümlerin üzeri sekiz kasnaklı küçük birer kubbe ile örtülmüştür. 
Ancak girişi diğerlerinden ayırmak için de orta bölüm de ayna tonoz kullanılmıştır. 
Döşeme yassı sekizgen blok taşlardan olup bunların arasında, üzerinde Grekçe yazı olan, antik bir yapıdan getirilmiş bir parça dikkati çekmektedir. 
Giriş kapısı oldukça sade bir profille çerçevelenmiştir. 
Kapının iki yanında kum saatli motifleri olan sütunçeler ve örgü motifleri dikkati çekmektedir. 
İki renkli basık kemerli girişin üzerinde iki satırlı yapım kitabesi ve iki yanındaki nişlerde de ayetler yazılı panolar bulunmaktadır.

Giriş kapısı üzerindeki kitabe:

“Tarakabe ilâzitazemt-ı velceberûl il rahmaniyye ve tarakkabe ila rabbi aimilki vel melekûtil sultanyye esseültanül âzam malikil alem zillullahi alâkaffetil ünem mevlâ mülâkilarabi vel acem es sultan ibn sultan ebülmuzaffer es sultan Murad Han ibn Sultan Selim han halle dalla hiç taalâ saltanatı mi ilen tika it deverain üs sisa hazel cami’ül rafivi bünyan.”

Giriş kapısının sağ tarafındaki hücre üzerindeki kitabe:

“Maliki feyzi bahrü gevheri cud şadı miki Hicaz-ü Rumu ırak Camii cümlei kemâl olur. Vekat fil biglayet-i şekli muharremül karam assena ihdal Teşnrinievvel samie”

Giriş kapısının sol tarafındaki hücrenin üzerindeki kitabe:

“Yaptı bir camii bülend da fük, geldi bir ehildil ziyaret için dedi tarihi kebet-ül üşşah”.

Caminin ibadet mekânı 28.50 m. yüksekliğinde, 10.80 m. çapında kasnağında 18 pencere bulunan merkezi bir kubbe ile örtülüdür. 
Güney yönündeki mihrap çıkıntısında ve yan kanatlarda kubbemsi yarım çapraz tonozlu bir örtü sistemi kullanılmıştır. 
Bu tonozların merkezi kubbeyi taşıyan büyük kemerler ile birleştiği noktaların yerden yüksekliği 18.50 m.dir. 
Merkezi kubbe pandantifli olup duvar payelerine dayanan dört büyük sivri kemer üzerine oturmuştur. Dışta bunların üzerinde sekizgen planlı dekoratif köşe kuleleri bulunmaktadır.

İbadet mekânında en göze çarpan yer mihrap ve çevresindeki çini kompozisyonlardır. 
Kapı ve pencerelerde olduğu gibi beyaz bir mermer profille çevrelenmiş mihrap nişi poligonal şekildedir. 
İki yanında kum saati motifleri olan iki somaki sütunçe vardır. 
Mihrabın üzerinde mermerden oyulmuş palmetli bir taç ve bunun üzerinde de çini bir ayet panosu bulunmaktadır. 
Mihrap nişini bir kuşak gibi saran çini fatiha suresine yer verilmiştir.
Caminin güney batı duvar payesinin önündeki mermer oyma minberin basık kemerli kapısı üzerindeki alınlıkta Kelime-i Şahadet yazılıdır. 
Minber korkulukları yekpare mermerden oyulmuş geometrik şebekelerle bezenmiştir. 
Caminin güney doğu köşesine hünkâr mahfeli yerleştirilmiştir. 
Doğudaki duvarlar içerisine yerleştirilmiş merdivenlerle çıkılan hünkâr mahfili duvarlardaki özengiler ile iki sütun tarafından taşınmaktadır. 
Mahfelin korkuluk levhaları oyma şebekelerden yapılmıştır. 
Mahfil içerisindeki mihrap ise kemerli bir niş halindedir.

Caminin ibadet mekânını süsleyen çiniler XVI. yüzyıl İznik çinileridir. 
Bu çinilerde stilize edilmiş motiflerin yanı sıra natüralist çiçek dekorasyonları kendini göstermektedir. Başta mercan kırmızısı olmak üzere çeşitli renklerde parlak zeminli panolar da güller, laleler ve kıvrık dallar bir sıra halinde birbirini izlemektedir. 
Sultan III. Murat’ın 1585 tarihli bir fermanından anlaşıldığına göre caminin iç süslemesini yapmak üzere hassa nakkaşlarından Mehmet Halife ile birlikte on iki nakkaş İstanbul’dan Manisa’ya gönderilmiştir. 
Çinilerin yanı sıra kubbe ve kemerler rumiler, madalyonlar ve çiçeklerden oluşan kalem işleri ile bezenmiştir. 
Ayrıca camide ağaç işçiliğinin en güzel örneklerini sergileyen fildişi, bağa ve sedef kakmalı ceviz ağacından kapılar bulunmaktadır.

Caminin minareleri kuzey cephesinde birer şerefeli iki tanedir. 
Minarelerinin her ikisi de zamanla taşlarının erimesi sonunda yıktırılmış ve 1955-1956 yılında yeniden yapılmıştır. 
Zeminden 30 m. yüksekliğindeki kaidelerin papuç kısmına geçilir. 
Bunların üzerinde de Türk üçgenleri ile yuvarlak gövdeye geçilmektedir. 
Gövde üzerindeki inci kabartma hatlar minarelerin daha ince görünmesini sağlamıştır. 
Şerefelerin altında da küçük kemercikler, yatay kordonlar ve dört sıralı stalâktit dizileri görülmektedir.

Muradiye Külliyesi'ni Oluşturan Diğer Yapılar

Medrese:
Sultan III. Murat, ilk caminin yanında bulunan ve daha sonra içerisindeki dervişlerin dine karşı hareketlerinden ötürü yıktırılan zaviyenin yerine Muradiye Medresesi yapılmıştır.
Cami ile imaret arasında kalan alandaki medresenin temelleri 1585 yılından sonra atılmıştır.

Klasik Osmanlı medrese planları bu medrese de aynen uygulanmıştır. 
Medrese 30.65x37.50 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı olup kesme taş ve tuğladan yapılmıştır. Medresenin giriş kapısı batı cephesindedir. 
Bu girişten kubbeli ve tonozlu revaklarla çevrili, dikdörtgen bir avluya girilmektedir. 
Revakların arkasında kuzey, güney ve doğu cephelerinde medrese odaları sıralanmıştır. 
Bu odalar 6.00 m çapında, 3.70 m. yüksekliğinde kubbelerle örtülmüştür. 
Odaların içlerinde ocak ve dolap nişleri bulunmakta, altta mermer söveli, üstte de sivri kemerli alçı şebekeli pencereler bulunmaktadır.

Avluyu çeviren revaklar baklava başlıklı ince ve narin sütunların birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmasından meydana gelmiştir. 
Medresenin güneyinde dışarı doğru çıkıntı yapan 7.40x7,50 m. ölçüsünde dershane bölümü vardır. Bu dershanenin üzeri 7.50 m. çapında 12.00 m. yüksekliğinde bir kubbe ile örtülüdür. 
Dershanenin iki yanına da üçer oda yerleştirilmiştir. 
Medrese avlusunun ortasında l955-l956 yılı onarımında on köşeli bir mermer bir havuz konulmuştur. 
Günümüzde medrese Manisa Müzesi olarak kullanılmaktadır.

İmaret:
Yapı topluluğunun doğusunda bulunan imaretin yapımı 1585 yılında tamamlanmıştır. 
İmaretin planı yanındaki medreseye benzemektedir. 
Yapı 45.50x37.20 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. 
İmaretin ortasında kare bir avlu ve bunun dört yanını revaklar çevirmektedir. 
Revakları taşıyan sütunlar baklava başlıklı ve ince narin görünümlüdür. 
Revakların arkasında avluyu “U” şeklinde çeviren mutfaklar, yemekhane ve depolar sıralanmıştır. 
Bunların üzerleri de tuğladan, aydınlık fenerli sekizgen kasnaklı kubbelerle örtülmüştür.

İmaretin kuzey cephesine ve yapıya bitişik olarak basık tuğla tonozlu on bir dükkan eklenmiştir. 
Bunlardan sekiz tanesi imaretin kuzey duvarına bitişik olup üç tanesi de medrese ile imaret arasında kalan avlunun önünde sıralanmıştır. 
Günümüzde imaretin bir bölümü medrese ile birlikte Manisa Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Kütüphane:
Yapı topluluğunun güneyinde medrese ile cami arasındaki avluda bulunan kütüphane Karaosmanoğulları’ndan Hüseyin Ağa tarafından 1812 yılında yaptırılmıştır.

Kütüphane sekizgen planlı, kesme taş ve tuğladan yapılmıştır. 
Üzerini 7.00 m. çapında bir kubbe örtmüştür. 
Kütüphaneye kuzey cephesindeki beş basamaklı bir merdiven ile çıkılmaktadır. 
Girişin önünde çapraz tonozlu küçük bir revaklı sahanlık bulunmaktadır. 
Yapının doğu, güney ve batı cepheleri dışa kapalıdır. 
Bunların iç yüzlerine sivri kemerli dolap nişleri yerleştirilmiştir.
 
  

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder